İsviçre
Batı Avrupa ve kısmen Orta Avrupa'da bir federe ülke / From Wikipedia, the free encyclopedia
İsviçre; Batı, Orta ve Güney Avrupa'nın kesişme noktasında bulunan bir ülke.[5] Federal otoritelerin merkezi Bern ile birlikte 26 kantondan oluşan bir federal cumhuriyettir.[5] Kuzey sınırında Almanya, batısında Fransa, güneyinde İtalya, doğusunda Avusturya ile Lihtenştayn yer alır.[5]
İsviçre Schweizerische Eidgenossenschaft (Almanca) Confédération suisse (Fransızca) Confederazione Svizzera (İtalyanca) Confederaziun svizra (Romanşça) İsviçre Konfederasyonu | |||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
Başkent | Yok (kanunen) Bern (fiilen)[not 2][1] | ||||||||||
En büyük | Zürih | ||||||||||
Resmî dil(ler) | |||||||||||
Etnik gruplar |
| ||||||||||
Demonim | İsviçreli | ||||||||||
Hükûmet | Doğrudan demokrasinin unsurları ile Federal cumhuriyet | ||||||||||
| |||||||||||
Yasama organı | Federal Meclis | ||||||||||
Eyaletler Konseyi | |||||||||||
Ulusal Konsey | |||||||||||
Tarihçe | |||||||||||
| |||||||||||
Yüzölçümü | |||||||||||
• Toplam | 41.285 km2 (136.) | ||||||||||
• Su (%) | 4,2 | ||||||||||
Nüfus | |||||||||||
• 2019 sayımı | 8.570.000 | ||||||||||
• Yoğunluk | 194/km2 (65.) | ||||||||||
GSYİH (SAGP) | 2021 tahminî | ||||||||||
• Toplam | $660,86 milyar[2] (35..) | ||||||||||
• Kişi başına | $75.880[2] (5..) | ||||||||||
GSYİH (nominal) | 2021 tahminî | ||||||||||
• Toplam | $824,73 milyar[2] (18..) | ||||||||||
• Kişi başına | $94.696[2] (2..) | ||||||||||
Gini (2018) | ▼ 29.7[3] düşük · 19. | ||||||||||
İGE (2021) | 0.962[4] çok yüksek · 1. | ||||||||||
Para birimi | İsviçre frangı (CHF) | ||||||||||
Zaman dilimi | UTC+01:00 (OAS) | ||||||||||
UTC+02:00 (OAYS) | |||||||||||
Telefon kodu | +41 | ||||||||||
ISO 3166 kodu | CH | ||||||||||
İnternet alan adı | .ch | ||||||||||
Resmî site İsviçre Konfederasyonu |
İsviçre, denize kıyısı olmayan, Alpler, İsviçre Platosu ve Jura Dağları arasında bölünen, 41.285 km² yüzölçümüne sahip bir ülkedir.[5] Alpler toprakların daha fazla bölümünü barındırırken 2021 verilerine göre yaklaşık 8,7 milyon insandan oluşan İsviçreli nüfus çoğunlukla en büyük şehirlerin bulunduğu platoda yoğunlaşmıştır. Bu şehirlerin arasında iki küresel kent ve ekonomik merkez olan Zürih ve Cenevre de vardır. İsviçre Konfederasyonunun uzun bir silahlı tarafsızlık tarihi vardır -1815 yılından bu yana uluslararası bir savaş durumu olmamıştır- ve 2002 yılına kadar Birleşmiş Milletler'e katılmamıştır. Yine de etkin bir dış politika sürdürmektedir ve sıklıkla dünya çapında barış kurma girişimlerine katılır.[6] İsviçre aynı zamanda Kızılhaç'ın doğduğu ülkedir ve ikinci büyük BM merkezi de dahil olmak üzere çok sayıda uluslararası organizasyonun ev sahibidir. Avrupa seviyesinde, Avrupa Serbest Ticaret Birliğinin kurucu üyelerindendir ve Schengen Bölgesinin bir parçasıdır ancak Avrupa Birliği'nin ve Avrupa Ekonomik Alanının bir üyesi değildir.[7]
İsviçre kişi başına düşen gayri safi yurt içi hasıla bakımından dünyadaki en zengin ülkelerden biridir ve her bir yetişkin için en yüksek malvarlığına (finansal ve finansal olmayan) sahiptir.[8][9] Zürih ve Cenevre sırasıyla dünyadaki ikinci ve sekizinci yaşam kalitesine sahip şehirler olarak sıralanmaktadır.[10] 2021 yılından nominal (GSYİH) bakımından dünyanın 18., satın alma gücü paritesine göre 35. büyük ekonomisine sahiptir.[2] Malların ihracatında yirminci, ithalatında on sekizinci sıradadır.
İsviçre dil ve kültür açısından dört ana bölgeye ayrılabilir: Almanca, Fransızca, İtalyanca konuşulan bölgeler ile Romanşça konuşulan vadiler. Bu dil ayrılığı nedeniyle ülke, yerel dillerde farklı adlarla anılır: Almanca: Schweiz[not 3] Almanca telaffuz: [ˈʃvaɪts]; Fransızca: Suisse Fransızca telaffuz: [sɥis]; İtalyanca: Svizzera İtalyanca telaffuz: [ˈzvit͡sːera]; Reto Romanca: Svizra. Ancak madeni paralarda ve pullarda bu dört dil yerine ülkenin Latince adı olan Confoederatio Helvetica kullanılır. Bu ad çoğu zaman "Helvetia" olarak kısaltılır. Ülkeye duyulan güçlü bağlılık duygusunun kaynağı ortak tarihsel zemin, federalizm ve doğrudan demokrasi gibi paylaşılan değerler[11] ve kendini Alplerde yaşayanlar olarak tanımlama üzerine kurulmuştur.[12] İsviçre Konfederasyonu'nun kurulması geleneksel olarak 1 Ağustos 1291 olarak kabul edilir ve her yıl yıldönümünde İsviçre Ulusal Günü kutlanır.
Türkçede başına "i" harfi eklenerek Latince kökenli dillerden aktarılan İsviçre sözcüğü, İngilizcedeki Swiss sözcüğü gibi 16. yüzyılda kullanılmakta olan Fransızcadaki Suisse sözcüğünden gelmektedir.[kaynak belirtilmeli] Ülkenin İngilizcedeki adı olan Switzerland, 16. ve 19. yüzyıl arasında kullanılan; fakat günümüzde kullanılmayan ve Swiss ile aynı anlamdaki Switzer sözcüğünden üretildi.[13] Switzer sözcüğü ise Alamancadaki Schwiizer sözcüğünden türedi. Schwiizer şu an Schwyz kantonu olan bölge ve bu bölgede yaşayanlar için kullanılan bir terimdi ve aynı zamanda Eski İsviçre Federasyonunu oluşturan orman kantonlarından biriydi. 14. yüzyıldan beri kullanılmakta olan Ant kardeşliği (Almanca: Eidgenossen) sözcüğünün yanında, 1499'daki Swabian Savaşı'ndan sonra Swiss/Schweiz/Switzerland(İsviçre) sözcüğü de sahiplenilmeye başlandı.[kaynak belirtilmeli]
Bir yer ismi olarak Schwyz ise ilk olarak 972'de Eski Yüksek Almancada Suittes biçiminde ve muhtemelen "yakmak" anlamındaki suedan sözcüğü ile ilişkili olarak ormanlık alanları yakarak yerleşime açmak anlamında kullanıldı.[14] Sözcük 1499'daki Swabiyan Savaşı'na kadar sadece kantonu nitelemek için kullanılırken, giderek aşama aşama tüm konfederasyonu niteler hale geldi.[15][16] Ülkenin İsviçre Almancasındaki adı olan Schwiiz çift anlamlı olarak hem kantonu hem ülkeyi ifade etmek için kullanılsa da, ülke adı kullanılırken başına die tanımlığı getirilmektedir. Yani İsviçre için d'Schwiizi[17] kanton ve kantondaki şehir için sadece Schwyz kullanılmaktadır.[18]
Yeni Latince ifade Confederatio Helvetica (Helvetler Konfederasyonu) İsviçre'nin federal bir devlet olarak 1848'de kurulmasından sonra tedrici bir biçimde gündeme geldi. 1879'da paraların üzerinde görüldü, 1902'de İsviçre Federal Sarayı'nın üzerine yazılarak tescillendi ve 1948'den sonra da resmî devlet mühürlerinde kullanılmaya başlandı.[19] Sözcük, Antik Romalılar döneminden önce İsviçre Platosu'nda yaşayan ve Galyalı bir topluluk olan Helvet kabilesinden (Latince: Helvetii) üretildi. Helvetya, Johann Caspar Weissenbach'ın 1672'de sergilenen bir oyununda alegorik bir kadın kahramandı ve 17. yüzyılda İsviçre konfederasyonunun ulusal alegorisi hâline geldi.[20]
Dört resmî dilden herhangi birine öncelik vermemek amacıyla Latince kullanılır. Ülke kısaltması olarak (CH) kullanılmasının nedeni de budur. Fransızca (Confédération suisse), İtalyanca (Confederazione Svizzera) ve Romanşça (Confederaziun svizra) resmî adları "İsviçre Konfederasyonu" olarak çevrilirken; Almanca resmî ad olan Schweizerische Eidgenossenschaft, "İsviçre Ant Kardeşliği" ya da "İsviçre Sözleşme Ülkesi" anlamına gelmektedir.
İsviçre kelimesi, Şvitser kökünden gelen İtalyanca kelime Svizzera'dan başına (statistik/istatistik, steam/istim) kelimelerinde olduğu gibi i- eklenerek Osmanlıca harflerle yazıldığında İsviçre(h) olmuştur.
Milattan sonra 10. yy. sonrası Orta Hollandaca ile yazılmış belgelerde "duutsch" (oku. düç) olarak geçiyor. Eski Yüksek Almanca dilinde "Duitisc" geçer. Almanca anlamına gelen İtalyanca kelime "Tedesco" da "Duitisc" kökündendir. Anlamı "halk ait" demektir. Hollandaca'ya İngilizler Dutch derler. Nasıl ki Hollanda Almancası, Almanya Almancası denmezse, İsviçre Almancası da yaygın olarak kullanımda olmasına rağmen hatalıdır. İsviçre'de Basel Bern Zürih üçgeninde konuşulan yanlışlıkla diyalekt tabir edilen Şvitserdüç'de yer alan "düç", "halka ait" anlamlı olup çok geniş bir coğrafyada kullanılır. Bu devir için kullanılan Alamanca tabiri de kaynağa muhtaçtır.
İsviçre düç dili, İsviçrece, İsviçre dili (Şvitserdüç) için en doğrusudur.
İsviçre bir devlet olarak 1848 yılındaki İsviçre Federal Anayasası'nın kabulünden bu yana varlığını sürdürür. Bu devletin temelini oluşturan konfederasyonun kuruluşu ise 13. yüzyılın sonlarında gerçekleşmiştir.
Erken dönem tarihi
Bölgede en eski insansı (hominidae) varlığı 150.000 yıl öncesine kadar uzanır.[21] En eski tarım yerleşimiyle ilgili bulgulara ise Gächlingen'de (MÖ 5300'lü yıllardan kalma) rastlanır.[21]
Hallstatt ve La Tène kültürü (adını Neuchâtel Gölü'nün kuzeyinde bulunan La Tène arkeolojik kazı alanından alır) bölgede bilinen en erken kültürel kabilelerdir. La Tène kültürü muhtemelen Antik Yunan ve Etrüsk medeniyetlerinden etkilenerek geç Demir Çağı döneminde gelişip yayılmıştı.[21] İsviçre bölgesindeki en önemli kabilelerden birisi de Helvetlerdi. MÖ 58 yılında gerçekleşen Bibracte Muharebesi'nde Julius Caesar'ın orduları Helvetleri yenilgiye uğratmış,[21] daha sonra da (MÖ 15) Tiberius (2. Roma İmparatoru) ve kardeşi Drusus Alpleri tümüyle fethedip Roma İmparatorluğu'nun parçası hâline getirmişti. Helvetilerin yaşadığı bölge önce Roma'nın Gallia Belgica eyaletinin parçası olarak Confoederatio Helvetica adını aldı, daha sonraları ise Germania Superior eyaletinin parçası oldu. Günümüz İsviçre'sinin doğu kısımları ise Raetia eyaletine katılmıştı.
4. yüzyıldan itibaren İsviçre'nin batı bölgesi Burgonya Krallığı'na aitti. Alamanların 5. yüzyılda İsviçre Platosu'na, daha sonra 8. yüzyılda Alp vadilerine yerleşmesi sonucunda erken Orta çağ döneminde (Frank İmparatorluğu tarafından işgal edilene kadar) günümüz İsviçre toprakları Burgonya ve Alaman krallıkları arasında ikiye bölünmüş vaziyetteydi.[21] 6. yüzyılda bütün İsviçre bölgesi Frank İmparatorluğu egemenliği altına girdi.[23][24] 6. 7. ve 8. yüzyıllar boyunca da bölge Frank hegemonyası altında kaldı. Şarlman dönemindeki genişleme döneminden sonra Frank İmparatorluğu, 843 tarihli Verdun Antlaşması ile ikiye ayrıldı.[21] İsviçre toprakları da Orta Francia ve Doğu Francia krallıkları arasında paylaşıldı. Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu döneminde, 1000 yılı civarında bu bölge yeniden tek bir idare altında toplandı.[21]
1200'lü yıllara gelindiğinde İsviçre platosu Savoie, Zähringer, Habsburg ve Kyburg hanedanları tarafından idare edilmekteydi.[21] Uri kantonu, Schwyz kantonu, Unterwalden (Waldstätten) gibi bazı bölgeler de imparatorluğun doğrudan kontrolü altındaydı (Reichsfreiheit). 1264'te Kyburg Hanedanlığı çöktüğünde, Habsburg topraklarını İsviçre platosunun doğusuna kadar genişletti.[23]
Eski İsviçre Federasyonu
1291 yılında Uri, Schwyz ve Unterwalden kantonlarının oluşturduğu üç orman kantonu temsilcileri bir Federal Beyanname'nin altına imza attı.[25] Beyannameye imza atan taraflar, o zamanlar Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu ile Avusturya Dükalığını elinde tutan Habsburg Hanedanı'nın hükmüne karşı çıkabilmek için birleşmeyi taahhüt ediyorlardı. Bu federasyon kantonları imparatordan, imparatorluk içinde otonom olduklarını garantileyen bir belge de aldı. Ancak iktidar Habsburg Hanedanı'nın eline geçince bu otonomiyi kabul etmeyen Habsburglar, yeni federasyona karşı saldırıya geçti.[26] 15 Kasım 1315 günü gerçekleşen Morgarten Muharebesi'nde Habsburg ordusunu yenen İsviçreliler, Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu içinde İsviçre Konfederasyonu'nun varlığını güven altına aldılar.[26]
1353 yılına gelindiğinde ilk birleşen üç kantona ek olarak Glarus ve Zug kantonlarıyla, Luzern, Zürih ve Bern şehir devletleri de birliğe katılarak 15. yüzyıla kadar varlığını sürdüren (Zürih bir toprak anlaşmazlığı nedeniyle 1440 yılında konfederasyondan atıldı) ve sekiz eyaletten oluşan "Eski Federasyon"u kurdular. Bu birlik sonraki yüzyıllarda yeni katılımlarla daha da büyüdü.[25] 1470'lerde Burgundiya dükü I. Charles'a karşı kazandıkları zaferler ve İsviçre paralı askerlerinin başarılarıyla federasyonun hem gücü hem de zenginliği arttı. İsviçre'nin kantonları sıralaması yapılırken geleneksel olarak, şehir devletlerini takiben kurucu kantonlar ilk sekiz "Eski Kanton" olarak önde anılırken, 1481 yılından sonra federasyona katılan diğer kantonlar ise tarih sırasına göre dizilmektedir. Kutsal Roma Cermen İmparatoru I. Maximilian'a karşı İsviçrelilerin 1499 yılında Svabya Savaşı'nda kazandığı zafer sonucunda, İsviçre, Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu'ndan ayrılıp de facto olarak bağımsızlığını kazandı.[27]
1506 yılında Papa II. Julius, günümüzde hâlâ Vatikan'ı koruyan İsviçreli Muhafızları işe aldı. Federasyonun genişlemesi ve ilk savaşlarda elde edilen yenilmezlik unvanı, 1515 yılında Marignano Muharebesi'ndeki İsviçre yenilgisi ile ilk kez durakladı.[28] Bazı kantonlarda Huldrych Zwingli'nin Reform'unun başarılı olması 1529 ve 1531 yıllarında kantonlar arası savaşların (Kappel Savaşları) çıkmasına neden oldu ve İsviçre, Katolik ve Protestan kantonlar şeklinde bölündü.[26] Çatışmalarda Protestan birlikleri çözüldü ve Katolikler birçok kantonda kontrolü ele geçirdiler. 1531'de yapılan barış anlaşmasından sonra bazı kantonlarda Protestanlar ve Katolikler aynı kiliselerde ibadet etseler de Katolikler 7 kanton ile 2 yarım kantonda iktidarda iken, Protestanlar ancak 4 kanton ile 2 yarım kantonda kontrol sahibi olabildiler.[29] 1648 yılında Westfalya Barış Antlaşması ile Avrupa ülkeleri İsviçre'nin Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu'ndan ayrılmasını ve tarafsızlığını tanıdı.[26] Aristokrat ailelerin artan otoriteryenizmi, 30 Yıl Savaşları sırasında ortaya çıkan ekonomik krizle de birleşerek 1653 yılında İsviçre köylü savaşlarına yol açtı. Bu çatışmaların arka planında yine Katolik-Protestan çatışması vardı.[30] Kantonlar arasında anlaşmazlığın devam etmesi üzerine 1656 ve 1712 yıllarında Villmergen Çarpışmaları ile karşılıklı şiddet devam etti.
Fransız işgali dönemi
1798 yılında Fransız Devrimi kuvvetleri İsviçre'yi işgal etti ve zorla yeni bir anayasayı uygulattırdı.[25] Bu anayasa ile ülkenin hükûmeti merkezîleştirdi ve kantonlar ortadan kaldırdı. Helvetia Cumhuriyeti olarak bilinen yeni devletin halk arasında hiç desteği yoktu.[kaynak belirtilmeli] Yabancı işgal kuvvetleri tarafından zorla kabul ettirilen bu hükûmet, dinsel inanç özgürlüğü de dahil olmak üzere yüzyıllarca süren gelenekleri yıktı.[kaynak belirtilmeli] Bu devlet, İsviçre'yi, Fransa'nın bir uydu devleti hâline geldi. Sık sık ortaya çıkan ayaklanmalar, Fransız birliklerinin varlığı nedeniyle başarıya ulaşamadı.[kaynak belirtilmeli] 1798'in Eylül ayında Nidwalden İsyanı'nın Fransızlar tarafından kanlı bir şekilde bastırılması çok iyi karşılanmadı.[kaynak belirtilmeli]
Fransa ile diğer ülkeler arasında savaş çıktıktan sonra İsviçre; Avusturya ve Rusya gibi başka devletler tarafından da işgal edildi. İsviçreliler, merkezî hükûmeti destekleyen "cumhuriyetçiler" ve kantonların özerkliğinin tekrar verilmesini isteyen "federalistler" arasında ikiye bölündü. Napolyon Bonapart, her iki tarafın önde gelen politikacılarını 1803 yılında Paris'te bir araya getirdi.[25] Bu toplantının sonucunda İsviçre'nin özerkliğini büyük oranda geri veren ve 19 kantondan oluşan bir Konfederasyonu kuran Aracılık Yasası çıktı.[31] Bu tarihten sonra İsviçre politikasının en önemli çatışma konusu, kantonların kendi kendini yönetme geleneği ile merkezî bir hükûmet gerekliliği arasında oldu.[kaynak belirtilmeli] 1815 yılında Viyana Kongresi ile İsviçre'nin bağımsızlığı ve tarafsızlığı, tüm Avrupa güçleri tarafından tanındı.[32] Bu tarihte, Valais, Neuchâtel ve Cenevre kantonlarının federasyona katılmasıyla birlikte İsviçre tarihteki en son genişlemeyi gerçekleştirdi.
1848 anayasası
1847 yılında ülkedeki Katolik ve Protestan kantonlar arasında bir iç savaş (Sonderbundskrieg) patlak verdi.[33] O zamanlar hükûmette olan Radikal Parti'nin yaymaya çalıştığı daha üniter bir İsviçre fikrinden hoşlanmayan Katolikler, Sonderbund adını verdikleri özel bir antlaşma ortaya çıkardılar. Radikallerin de bu antlaşmaya karşı çıkması üzerine ortaya çıkan savaş bir aydan az sürdü ve yaklaşık yüz kayıp verildi.[kaynak belirtilmeli] Küçük ayaklanmalar dışında bu çarpışma, İsviçre topraklarında yaşanan son silahlı çatışmaydı.[kaynak belirtilmeli] İç savaştan sonra İsviçre referandum uygulamasına geçti ve 1849 yılında federal anayasa kabul edildi.[34] Bu anayasa ile merkezî otorite kuruluyor ve kantonlar yerel konularda kendi kendilerini yönetebiliyorlardı. Nüfus artışı, Sanayi Devrimi ve tek para birimi kullanılması nedeniyle 1872 yılında önemli oranda revize edilen bu anayasa, savunma, ticaret ve adli konularda federal sorumlulukları da düzenlendi.
1893 yılında anayasa, olağan dışı bir şekilde doğrudan demokrasinin uygulanmasına yönelik olarak düzenlendi. Günümüzde de varlığını sürdüren bu sistem, dünyadaki tek örnek konumundadır.[34]
20. yüzyıl
İsviçre 1920 yılında Milletler Cemiyeti’ne ve 1963 yılında da Avrupa Konseyi’ne katıldı. I. Dünya Savaşı’nda tarafsızlığını açıklayan ülke askerî olarak savaşa katılmadı.[35]
II. Dünya Savaşı’nda da tarafsızlık açıklandı, bir Alman müdahalesi planlansa da bu gerçekleşmedi. Bu müdahalenin gerçekleşmemesinin nedenlerinden birisi olarak General Henri Guisan önderliğinde İsviçre Silahlı Kuvvetlerinin seferberliğe geçmesi gösterilir. Buna karşın İsviçre'nin bu savaşta tarafsız kalmadığı da ileri sürüldü. Bunlardan bir kısmı İsviçre vatandaşlarının Yahudi Soykırımı esnasında elde edilen paraların aklanmasına yardımcı oldukları, dolayısıyla İsviçre’nin tarafsızlığına gölge düştüğü üzerinde dururken[36] bir diğer kısmı da İsviçre'nin, Almanya ve Mihver Kuvvetlere karşı yürütülen casusluk faaliyetlerinin bir merkezi hâline gelerek yenilmelerine yardımcı olduğu üzerinde yoğunlaşır.[37]
II. Dünya Savaşı sırasında hem Müttefik Devletler hem de Mihver Devletleri tarafından İsviçre'nin ticareti abluka altına alındı. Nazi Almanyasına verilen borçların uzatılması ve ekonomik işbirliği, diğer ticaret ortaklarının varlıklarına ve ülkenin işgal edilme olasılığının artıp azalmasına göre sürekli bir değişim yaşadı. 1942'de Vichy Fransası üzerindeki kritik demiryolu bağlantısı koptuğunda ve İsviçre tamamen mihver devletlerle çevrelenmiş hale geldiğinde, verilen tavizler en üst noktasına çıktı. Savaş boyunca 300.000'den fazla mülteci ülkeye sığındı[38] ve merkezi Cenevre'de bulunan Uluslararası Kızılhaç Komitesi bu çatışmalar sırasında oldukça önemli bir rol oynadı. Sert göçmenlik ve iltica politikaları, Nazi Almanyası ile İsviçre arasında ekonomik ilişkiler kadar önemli çatışmalar yarattı, hatta bu 20. yüzyılın sonuna kadar sürdü.[39]
Savaş boyunca İsviçre Hava Kuvvetleri dönem dönem her iki tarafın hava kuvvetleri ile de çatışmalara girdi, Mayıs ve Haziran 1940'ta Nazi Hava Kuvvetlerine ait 11 uçak düşürdü. Almanya tehdit politikasını değiştirdikten sonra ise uçakları yere inmeye zorladı. Savaş boyunca 100'den fazla bombardıman uçağı ve personeli yakalandı ve hapse atıldı. 1944-45 yıllarında ise müttefik kuvvetleri yanlışlıkla, içlerinde Schaffhausen, Basel ve Zürih şehirlerinin de olduğu bazı bölgeleri bombaladı.[37]
Savaştan sonra İsviçre hükûmeti İsviçre Yardımı adı verilen çeşitli yardım kuruluşlarının oluşturduğu fonların, savaştan zarar gören ülkelere gönderilmesine katkıda bulundu ve Avrupa ülkelerine yapılan Marshall Planı'ndan yararlandı. Bunlar ülkenin ekonomisinin gelişmesine katkıda bulundu.[40]
1959 yılından itibaren kantonlarda kadınlara oy hakkı verilmeye başlandı.[41] 1971 yılında federal düzeyde oy hakkının tanınması en son 1990 yılında Appenzell Innerrhoden kantonunda kadınlara oy hakkı verilmesinden sonra gerçekleşebildi. Bu tarihten sonra kadınlar hızla parlamentoya ve bakanlıklara girmeye başladı, yedi kişilik Federal hükûmet'e ilk olarak 1984-1989 arasında bakanlık yapan Elisabeth Kopp girdi. İlk kadın başbakan ise Ruth Dreifuss oldu.
1978 yılında Bern kantonunun bazı kısımları bağımsızlıklarını kazanarak yeni Jura kantonunu kurdu. 18 Nisan 1999’da İsviçre halkı ve kantonlar tamamen gözden geçirilen ve yenilenen bir federal anayasanın kabulü yönünde oy kullandı. 1999 anayasasına göre, federasyona özel olarak delege edilmemiş tüm güçler kantonların elindedir.[42]
21. yüzyıl
İsviçre, 2002 yılında Birleşmiş Milletler’e tam üye oldu. EFTA (Avrupa Serbest Ticaret Birliği)’nın kurucu üyesi olan ülke, EEA (Avrupa Ekonomik Alanı)’nın bir parçası değildir. Avrupa Birliği’ne üye olmak için Mayıs 1992 tarihinde başvuru yapılmış olsa da Aralık 1992’de EEA için yapılan referandum sonucunda (EEA konusunda referandum yapan tek ülke İsviçre’dir) halkın EEA’ya girişi kabul etmemesi üzerine bu konuda başka bir girişimde bulunulmadı.[43] Bu tarihten sonra AB konusunda çeşitli referandumlar yapılmasına rağmen bu girişimler yeterli destek alamadılar. Yine de İsviçre yasaları AB yasalarıyla uyumlu hale gelmek üzere yavaş yavaş düzenlendi ve hükûmet, Avrupa Birliği ile bir dizi karşılıklı antlaşma imzaladı. Avusturya’nın 1995 yılında AB’ye girmesiyle birlikte İsviçre ve Lihtenştayn tamamen AB ülkeleri ile çevrelenmiş oldu. 5 Haziran 2005’te İsviçreliler %55'lik çoğunlukla Schengen antlaşmasına katılmayı kabul etti.[44] AB yorumcuları bu sonucu geleneksel olarak izolasyonist bir ülke olarak nitelendirilen İsviçre’nin bir iyi niyet gösterisi olarak değerlendirdiler.
Orta-batı Avrupa arasında yer alan İsviçre, Alpler'in kuzey ve güney yamaçlarında konumlanmıştır. 41.285 kilometrekarelik yüzölçümüyle İsviçre, Birleşmiş Milletler tarafından tanınan ülkeler arasında yüzölçümü bakımından en büyük 135. ülkedir. 2011 sayımına göre 7.954.700'lük nüfusa sahip olan ülkede, kilometrekareye ortalama 188 kişi düşmektedir.[45] Engebeli bir araziye sahip olan ülkenin güney kısmında, kuzey kısmına oranla daha dağınık bir yerleşim görülür.[46] Yaklaşık 100’e yakın dağlık alanı mevcut olan ülkede tren, dişli demiryolları, teleferik ve diğer ulaşım araçları çoğunlukla kullanılmaktadır.[47]
Güneydeki İsviçre Alpleri, ortadaki İsviçre Platosu ve kuzeydeki Jura Dağları olmak üzere ülke üç ana topoğrafik alana ayrılabilir. Ülkeyi orta ve güneyinden kat eden sıradağlar olan Alpler, ülke topraklarının yaklaşık olarak %60'ını oluşturur. Ülkede bulunan zirvelerin yaklaşık yüz tanesi 4.000 metre (13.000 ft)'ye yakın veya daha da üzerindedir.[48] 4.634 metre (15.203 ft) ile ülkenin en yüksek noktası Dufour Zirvesi'dir.[49] İsviçre Alpleri'nin yüksek dorukları arasında, bazılarında buzul bulunan vadiler yer alır. Buralarda doğan Ren, Rhône, İnn, Aare ve Ticino gibi başlıca nehirler; Cenevre Gölü, Zürih Gölü, Neuchâtel Gölü ve Konstanz Gölü gibi göllere dökülür.[50] 1.500'den fazla göle sahip olan İsviçre, Avrupa'daki temiz su rezervinin yaklaşık %6'sına sahiptir. Göller ve buzullar, ülke topraklarının yaklaşık olarak %6'sını oluşturur.[46][51]
Yüksek dağlarla ayrılan birçok vadinin varlığı nedeniyle İsviçre'nin ekosistemleri çok hassastır ve hemen hemen her vadide kendine özgü ekolojiler oluşmuştur.[kaynak belirtilmeli] Dağlık bölgelerde de diğer yükseltilerde bulunmayan zengin bir bitki örtüsü bulunur.[kaynak belirtilmeli]
İklim ve çevre
İsviçre'nin yer yer farklılıklar göstermekle birlikte genelinde ılıman iklim görülür.[52][53] Yaz ayları belirli bir sıklıkla yağmurlu ve mera ve otlatma için uygun olan sıcaklıkta ve nemlilikte geçer. Yaz aylarına kıyasla nem oranının düşük olduğu kış aylarında yüksek noktalarda istikrarlı hava koşulları seyrederken, alçak bölgelerde sıcaklık terselmesi gözükmekte dolayısıyla güneşsiz dönemler yaşanabilir.
Alplerin güney tarafına yoğun yağmur yağdığı dönemlerde, kuzey Alplere sıcak fön rüzgârları gelir. Alp vadilerinin iç kısımlarında en kuru hava koşulları (bu bölgeye doğru hareket eden bulutların, dağların üzerinden geçerken içeriklerinin önemli bir bölümünü kaybetmelerinde dolayı) oluşur. Alplerde bulunan Graubünden gibi geniş bölgelerdeki yağış oranı Valais gibi bağcılığın yapıldığı güney batı bölgelere kıyasla az olur.[54] En yağışlı hava koşulları Alplerin yükseklerinde ve Ticino kantonunda görülür.[54]
Tüm yıl görülmekle birlikte en çok yağmur yaz aylarında düşer. Genel olarak sonbahar en kurak mevsim olmakla ve kışlar yazlara göre daha az yağmur almakla birlikte, yıldan yıla İsviçre ikliminde mevsimsel farklılıklar göze çarpar.
Yüksek dağlarla çevrili özgün ekosistemlerden oluşan vadilerden dolayı, İsviçre'nin ekosistemi oldukça kırılgandır. İklimsel, coğrafi ve topoğrafik özellikleri de Alpler bölgesini iklim değişikliğine hassas kılar.[55][56]
Bitki örtüsü ve hayvanlar: Ülke topraklarının %23’ünü ormanlar meydana getirir. Ormanların %70'i kozalaklı ağaçlarla, geri kalan kısmı geniş yapraklı ağaçlarla kaplıdır. Ormanlarda meşe, kayın, ceviz, çam ve kestane ağaçları vardır. Ormanlar İsviçre’nin kereste ihtiyacının yarısını sağlar. Yüksek Alp yamaçlarında dağ keçisi, tavşan, dağ sıçanı ve av kuşları yaşar.
Doğal kaynaklar
Madenler: Yeraltı kaynakları bakımından İsviçre fakirdir. Ülkede önemsiz birkaç kömür yatağı vardır. Yalnız tuz yatakları önemlidir.