Kadın sünneti
kadın üreme organlarının çıkarılması durumu / From Wikipedia, the free encyclopedia
Kadın sünneti[1] ya da kadın genital mutilasyonu (KGM),[2] tıbbi olmayan nedenlerle kadın üreme organlarının kısmen ya da tamamen çıkarılmasıdır.[3] Ritüel olarak yapılan bu uygulama Afrika, Asya ve Orta Doğu’da bazı ülkelerde ya da ülke içindeki bazı topluluklarda görülür. UNICEF’in 2016 yılı tahminlerine göre 27 Afrika ülkesi, Endonezya, Irak Kürdistan Bölgesi ve Yemen olmak üzere 30 ülkede üreme organlarını sakatlayan bu uygulamanın yapıldığı 200 milyon kadın yaşamaktadır.[4]
Bu uygulama tipik olarak geleneksel sünnetçiler tarafından ustura kullanılarak[5] doğumdan birkaç gün sonra ile ergenliğe kadar olan dönem arasında ve hatta ergenlik sonrasında gerçekleştirilir.[6] Ulusal istatistiklerin var olduğu ülkelerde kız çocuklarının çoğunun beş yaşına kadar bu uygulamadan geçirildiği görülmektedir. Uygulama tipleri ülkeye ya da etnik gruba göre farklılık gösterir. Uygulamalar prepisyum ve klitoris glansın çıkarılması; iç dudakların çıkarılması; iç ve dış dudakların çıkarılması ve vulvanın kapatılması gibi çeşitlidir. İnfibulasyon adı verilen bu son uygulamada idrar ve âdet akıntısının çıkması için küçük bir delik bırakılır ve vajina cinsel ilişki ile doğum için açılır.[7]
Kökeni cinsiyet eşitsizliğinde ve iffet, nezahet ile güzellik anlayışlarında yatan bu uygulama, kadın cinselliğini kontrol altına alma çabasıdır. Genellikle bunu bir namus göstergesi olarak gören ve kızlarına ya da kız torunlarına bu uygulamanın yapılmaması durumunda sosyal dışlanmaya maruz kalacağı korkusuna sahip olan kadınlar tarafından başlatılır ve uygulanır. [lower-alpha 1] Uygulamanın neden olduğu sağlık sorunları tipine göre değişir; tekrarlayan enfeksiyonlar, idrara çıkmada ve âdet akıntısında zorluk, kronik ağrı, kist oluşumu, hâmile kalamama, çocuk doğumu sırasında karşılaşılan komplikasyonlar ve ölüme sebebiyet veren kanamalar, karşılaşılan sorunlardan bazılarıdır.[7] Uygulamanın sağlık açısından bilinen hiçbir yararı yoktur.[8]
1970'lerden beri KGM uygulayanların bundan vazgeçmelerini sağlamak için uluslararası çabalar süregelmektedir. Bu çabaların sonucunda uygulama yapıldığı ülkelerin çoğunda yasaklanmış ya da kısıtlanmıştır; ancak, bu yasalar tam anlamıyla uygulanmamaktadır. Uygulamaya karşı çıkanlara ise, özellikle antropologlar tarafından, kültürel görelilik ve insan haklarının evrenselliği gibi konulara ilişkin çetin sorunları içeren eleştiriler yapılmaktadır.[9]