Yaratılışçılık
varlığın, doğaüstü bir güç tarafından yoktan meydana getirildiği inancı / From Wikipedia, the free encyclopedia
Yaratılışçılık evren, Dünya, yaşam ve insanlar gibi unsurların ilahi yaratımın doğaüstü eylemlerinden kaynaklandığına dair dini inançtır.[1][2][3] Yaratılışçılık doğal fenomenlerin kökeni ve gelişimini tanımlayan evrim gibi bilimsel açıklamaları kabul veya reddetme konusunda farklılık gösteren bir dizi dini görüşü içerir.[4][5]
Yaratılışçılık çoğunlukla evrenin ve yaşam formlarının bugün var oldukları şekliyle ilahi eylemle yaratıldığı ve tek gerçek açıklamanın İncil'in Tekvin yaratılış anlatısında bulunan yaratılış mitinin Hristiyan kökten dinci gerçek yorumuyla uyumlu olanlar olduğunu ileri süren özel yaratılışa olan inancı ifade eder.[6] En yaygın biçimi, tufan jeolojisine dayanarak 1970'lerden beri son 10.000 yıl içinde evren ve yaşam formlarının özel olarak yaratıldığını öne süren sözde bilimsel yaratılış bilimini destekleyen Genç Dünya yaratılışçılığı olmuştur. Eski Dünya yaratılışçılığı, evrim karşıtlığını desteklerken 18. yüzyıldan itibaren boşluk veya gün-yaş teorisi aracılığıyla Yaratılış ile uyumlu jeolojik zamanı kabul etti. Modern eski Dünya yaratılışçıları, ilerleyici yaratılışçılığı desteklemekte ve evrimsel açıklamaları reddetmeye devam ediyor.[7] Siyasi tartışmalar sonrasında yaratılış bilimi, akıllı tasarım ve yeni yaratılışçılık olarak yeniden formüle edildi.[8][9]
Yaratılışçılığın tarihsel gelişimine yönelik iki temel yaklaşım vardır. İlki dinlerin de tarihsel bir süreçte gelişip ortaya çıktığını savunan evrimci görüştür.[10] Bu görüşe göre Paganizm dönemindeki çok sayıda tanrı; yaratılışa göre küçük sayılabilecek yağmur, fırtına, bereket, koruma vb. işlerin tanrısı iken, tek tanrılı dinlere geçiş ile birlikte bütün insanüstü güçler tek bir tanrıda toplanmıştır ve yaratma eylemi de "yoktan var etme" gibi soyut bir düzeye evrimleşmiştir.[11]
Pek çok yaratılış inancının temeli, Yaratılış Kitabı'nın harfi harfine veya sözde harfi harfine yorumlanmasıdır. Yaratılış anlatıları (Yaratılış 1-2), Tanrı'nın Evreni altı gün boyunca bir dizi eylemle var edişi ve Adem ve Havva adı verilen ilk erkek ve kadını Cennet Bahçesine yerleştirmesini anlatır.
Bu görüşü savunanlar arkeolojik kalıntılardan elde edilen metinler ve eski toplumların efsaneleri ile tek tanrılı dinlerde öne sürülen "yaratılış süreci" hakkındaki benzerlikleri kanıt olarak göstermekte ve aralarındaki öncelik ve sonralık durumunu da yaratılış inancının evrimi için bir kanıt saymaktadır. Yaratılış inancı her toplumda görülebilen geleneksel bir görüş olmakla beraber, bu inancın günümüz dünyasında görüldüğü şekliyle, Kitab-ı Mukaddes ve Kur'an anlatılarına da kaynaklık ettiği düşünülen ilk örneklerine Sümerlerden kalan metinlerde rastlandığı söylenir. Sümerlerin yaratılış efsanesi olan Adapa efsanesine göre evren büyük bir su üzerinde iken içinden bir dağ çıkar, yer ve gök birbirinden ayrılır.[11] Türk yaratılış efsanesi olan Kayrahan ya da öteki adıyla Altay yaratılış destanı da Adapa'nınki ile eş bir öykü sunmaktadır.[12] Bu anlayışa göre Yeni yaratılış inançlarında, Sümer orijinli; Zerdüşt, Yahudi ve İslam kaynaklarına da değişerek geçmiş olan dini metinlerdeki; 7000 yıl önce, dünya merkezli evrenin 6 günde yaratılması; çamurdan Âdem'in, onun kaburga kemiğinden de Havva'nın yaratılması imgeler gibiymişçesine yorumlanır veya mecazi ifadeler olarak algılanır
Ana akım Protestanlık ve Katolik Kilisesi, "Tanrı'nın kasıtlı olarak doğa kanunları aracılığıyla yarattığını savunur (teistik evrim) ve Yaradılış inancıyla modern bilimi uzlaştırır. Bazı gruplar bunu evrimsel yaratılışçılık olarak isimlendirir.[4] Yaratılışçılığın İslami[13][14] ve Hindu[15] üyeleri fazla belirgin değildir.
Teriminin kullanımı, Charles Darwin'in 1842 tarihli Türlerin Kökeni[16] ve meslektaşlarına yazdığı mektuplara kadar gider.[17]
1873'te Asa Gray, The Nation'da türlerin bilimsel açıklamanın erişemeyeceği "doğaüstü olarak" "oldukları gibi ortaya çıktığı" tezleri ile bir makale yayınladı.[18]