Yeniçeri
Osmanlı Devleti'nde askerî bir sınıf / From Wikipedia, the free encyclopedia
Yeniçeri Ocağı (Osmanlıca: یڭیچری, çev. 'yeni asker'), Osmanlı İmparatorluğu'nda padişaha bağlı kapıkulunun en büyük birimiydi. Kesin kuruluş tarihi bilinmese de, on dördüncü yüzyılın son yarısında I. Murad döneminde (1362-1389) kurulduğu kabul edilir. Avrupa'nın ilk modern daimi ordusudur.
Yeniçeri Ocağı | |
---|---|
Etkin | y. 1360'lar-1826 (Cezayir'de 1830) |
Ülke | Osmanlı İmparatorluğu |
Bağlılık | Osmanlı sultanları |
Sınıfı | Piyade |
Büyüklük | <1.000 10.000 (1480) 13.599 (1574) 37.627 (1609) |
Kışlalar | Edirne ve İstanbul |
Giysi rengi | Mavi, kırmızı, beyaz ve yeşil |
Komutanlar | |
Komutan | Yeniçeri ağası |
Yeniçeri Ocağı başlangıçta Ahilik temelinde kurulmasına rağmen daha sonra Bektaşîliğe yöneldi. Hanefiliğe mensup olan Yeniçerilerin taşıdığı İmâm-ı Â'zam bayrağı, ocağın en büyük bayrağıydı. Ocağa asker alımı pençik adı verilen yöntemle, savaşlarda ele geçirilen bölgelerden her 5 erkek çocuğun birinin devlet himayesine alınıp kısa bir eğitim görmesi ve ardından yeniçeri yapılmasıyla gerçekleşiyordu. Bunun yanında devşirme denen yöntem ile devletin hüküm sürdüğü topraklardaki Hristiyan çocuklar Müslüman yapılarak ocağa alındılar. Yeniçerilerin evlenmelerine müsaade edilmesiyle birlikte erkek çocukları da "kuloğlu" adı altında ocağa kaydedilmeye başlandı. Yeniçeri Ocağında "cemâat", "ağa bölükleri", "sekban bölüğü" ve bunlara bağlı toplam 196 adet bölük/orta mevcuttu.
I. Selim (1512-1520) ile I. Süleyman (1520-1566) dönemlerinde yaşlı ve hudutlarda görev yapanlarla sınırlı olmak üzere evlenmelerine müsaade edildi. Yeniçeri çocuklarının "kuloğlu" adıyla ocağa kaydedilmelerine müsaade edilmesi ise ocağın sistemini temelden etkiledi. Ayrıca evlenmenin yaygınlaşmasıyla birlikte yeniçeriler kışlalarda değil kendi evlerinde kalmaya başladılar.
III. Murad'ın saltanatında (1574-1595) ise geleneksel kurallara riayet edilmeden Türkler ve diğer Müslümanlardan da ocağa adam alınmaya başlandı. Zamanla kuralların gevşemesi ve ödeneklerin azalmasıyla birlikte ticaret ve diğer işler yapmaya başladılar. 17. yüzyılın ortalarına doğru ise devşirme sistemi kademeli olarak uygulamadan çıkmaya başladı. 1446'daki Buçuktepe İsyanı bilinen ilk yeniçeri isyanıydı. Bu tarihten itibaren yeniçeriler çeşitli sebeplerle isyan ve ayaklanmalara müdahil oldular. 18. ve 19. yüzyıllarda padişah ve sadrazamların indirilmesiyle sonuçlanan isyanlara müdahil oldular. Nizâm-ı Cedîd ve Sekbân-ı Cedîd gibi birliklerin kurulması sonucu isyan çıkardılar. Yeniçeri Ocağı, işlevini kaybettiği ve eski faydalarının kalmadığı öne sürülerek II. Mahmud tarafından 1826'da kaldırıldı.
Yeniçerilerin İstanbul'da "Eski Odalar" ve "Yeni Odalar" adıyla anılan kışlaları mevcuttu. Bu kışlalar yeniçerilerin askerî ve sivil yaşamlarındaki tüm faaliyetlere ev sahipliği yapardı. Yeniçerilerin yemek pişirdikleri kazanlar kutsal sayılırdı. Bu kazanların savaşta kaybedilmesi durumunda o bölüktekiler görevden alınır ve bir daha o bölüğe kaydedilmezlerdi. Her orta ve bölüğün kendine özel nişanları vardı. Yeniçeriler "börk" adı verilen bir başlık takarlardı. "Çuha" adı verilen kumaştan yapılan mavi veya lacivert renkli cübbeye benzeyen ve "dolama" adıyla bilinen bir elbise giyerlerdi. Kılıç, kalkan, yatağan ve balta, yeniçerilerin başlıca kullandıkları silahlardandı. Tüfek de 16. yüzyıldan itibaren orduda yaygınlaşmasıyla birlikte yeniçeriler tarafından da kullanılmaya başlandı. Yeniçeriler her üç ayda bir "ulufe" adıyla bilinen bir maaş alırlardı. Bunun yanında "düzen akçesi" ve "cülûs bahşişi" gibi isimlerle bahşiş alırlardı. Yeniçeriler suçlu oldukları zaman yalnızca yeniçeri ağasının emriyle yargılanırlar ve teşhir edilmezlerdi. Sefer olmadığı zamanlarda Yeniçeri Ocağında tüm askerlerin katıldığı düzenli talimler yapılırdı.
Yeniçeri Ocağının asker sayısı, sınırların genişlemesine ve ihtiyaca göre değişiklik gösterdi. Yeniçeriler barış dönemlerinde başta Dîvân-ı Hümâyun muhafızlığı olmak üzere çeşitli hizmetlerde kullanılırlardı. Yeniçeri ağası ocaktaki en yetkili zabitti. Onun ardından ise sekbanbaşı ve kul kethüdası gelirdi. Her odanın çorbacı, odabaşı ve vekilharç denen görevli zabitleri mevcuttu.