En İyi Sorular
Zaman Çizelgesi
Sohbet
Bakış Açıları
Elizabeth Báthory
Macar soylu ve seri katil (1560 – 1614) Vikipedi'den, özgür ansiklopediden
Remove ads
Elizabeth Báthory (7 Ağustos 1560 - 21 Ağustos 1614), Macar soylu ve seri katildir.
![]() | Bu maddedeki üslubun, ansiklopedik bir yazıdan beklenen resmî ve ciddi üsluba uygun olmadığı düşünülmektedir. |
Bu maddedeki bilgilerin doğrulanabilmesi için ek kaynaklar gerekli. (Ağustos 2007) |
Báthory, "Kanlı Kontes" olarak da anılmıştır. Kocası öldükten sonra büyücülükle uğraştığı, at ve türevleri gibi hayvanların kurban edildiği ayinlere katıldığı söylenmektedir.
40 yaşına geldiğinde yaşlanıp güzelliğini kaybedeceğini düşünen Báthory, hizmetkârı olan genç bir kızın saçını tararken canını acıtması üzerine kıza sert bir tokat atmış; kızın yüzünden akan bir damla kan Báthory’nin ellerine bulaşmıştır. Rivayete göre Báthory, bu kanın gençlik ve güzellik verdiğine inanmış ve uşağına emir vererek kızın kanının bir küvete doldurulmasını sağlamış, ardından "kan banyosu" yapmıştır.
Bu olaydan sonra Báthory, tahminlere göre 612 bakire kızı kaçırtıp, bu kızlara tepesinden asılı bir kafeste işkence çektirmiş, kafesten akan kanlarından da duş almıştır.
Yaptıkları anlaşılan Báthory şatoda hücreye kapatılmış, sadece küçük bir boşluk bulunan hücresinde 1614 yılında ölü olarak bulunmuştur.[1] Şizofreni hastasıdır. Aynı zamanda Bram Stoker'in Dracula isimli romanının, III. Vlad'dan sonraki en büyük esin kaynaklarından birisidir.
Madam Báthory'nin küçüklükte yaşadığı düşünülen bir rivayeti vardır. Bu rivayete göre Báthory, annesiz ve babasız olması sebebiyle amcasının evinde yaşamaktadır. Küçüklükte kişilik bozukluğu yaşamıştır. Bunun sebebi amcasının ve yengesinin işkenceye düşkün insanlar olmasıdır. Bir gün, küçük bir kız olan Báthory'nin önünde bir adama işkence etmek için bir atı ikiye bölüp atın içine o adamı koymuş ve yine Báthory'nin önünde bu atı tekrar dikmişlerdir. O günden sonra Báthory işkenceye meraklı olmaya ve normal çocukların oynadığı oyunlardan uzak durmaya başlamıştır. Madam Báthory, küçüklükten gelen kişilik bozukluğu yüzünden ruhsal olarak üzerine sıçrayan kanın onu güzelleştirdiğini düşünmektedir.
Remove ads
Hayatı
Özetle
Bakış açısı
Macaristan Krallığı'nın en ünlü soylu ailelerinden biri olan Báthory ailesinden gelen Kontes Elizabeth Báthory ve kızı Celile, tarihin en kötü şöhretli kadınları listesinde kuşkusuz ilk sıralarda yer alıyorlar. Báthory, 54 yıllık yaşamı boyunca işlediği korkunç cinayetler nedeniyle dünyanın en ünlü kadın seri katili unvanını taşıyor. 15 yaşındayken evlendirildiği kocası Ferenc Nádasdy'nin ölümünden sonra suç ortağı hizmetçileriyle birlikte yüzlerce (söylentiye göre 650) genç kızın işkence edilerek öldürülmesinden sorumlu tutulan Báthory, ömrünün kalan 4 yılını kendi şatosu olan Csejte'de küçük bir odaya hapsolmuş bir şekilde geçirdi. Cinayetleri bizzat işlettiği yardımcıları korkunç cezalar alırken, Báthory bir soylu olduğu için ne yargı önüne çıkartılmış ne de söz konusu suçlardan hüküm giymiştir. Öte yandan Csejte Şatosu'nda kapısı tuğlalara örülen bir odada unutulmaya terk edilen kontesin adını anmak bile yasaklanmıştır. Báthory'nin gençliğini koruyabilmek amacıyla bakire kızların kanlarıyla banyo yaptığı söylentileri onun uzaktan akrabası sayılabilecek Eflak prensi Vlad Tepeş gibi bir vampir olduğuna inanılmasına yol açmıştır.[2]
Macarca ismiyle Erzsébeth Báthory, 1560 yılında doğdu ve çocukluğunu Ecsed Şatosu'nda geçirdi. Macaristan'ın Osmanlılar ve Avusturyalılarla gerçekleştirdiği savaşların yaşandığı bu dönemde Báthory; Latince, Almanca ve Yunanca dillerini iyi derecede bilen bir Protestan genç kız olarak yetiştirilmiştir. Acımasızlığıyla şöhret kazanan kuzeni Transilvanya prensi Stephen gibi Elizabeth de çocukluğundan itibaren ani öfke nöbetleri geçirmektedir. Araştırmacılar bunun aileden gelen genetik bir bozukluk olduğuna ve Báthory'nin epilepsi hastası olduğuna inanmaktadır. Günümüzdeki tarih uzmanları ve psikiyatrlar Báthory'nin aynı zamanda cinsel kimlik bozukluğuna da sahip olduğunu belirtmişlerdir. Henüz 14 yaşındayken hamile kalan Elizabeth, söylenene göre kadın ya da erkek istediği herkesle birlikte olabilmektedir. Öte yandan Báthory'nin kimi akrabalarının da sicili pek parlak değildi. Halasının lezbiyen bir cadı, amcasının şeytana tapan bir simyacı ve erkek kardeşinin ise birlikte yalnız kalınmaktan korkulan bir cinsi sapık olarak tanınması Báthory'nin çevresinde öyküneceği yeterince kötü örnek olduğunu göstermektedir. Çocukluğundan beri Elizabeth'le ilgilenen bakıcısının da kara büyüyle uğraştığı bilindiğine ve ayinlerinde küçük çocukları kurban etmekten çekinmemesi bilindiğini eklersek, Báthory'nin bu durumda bir seri katile dönüşmesi öngörülebilir.
Elizabeth, evlendikten sonra kocasının evlilik hediyesi olan Csejte Şatosu'na yerleşti. Şato etrafındaki birbirine bitişik 17 köy ve tarım arazileriyle çevrili olup Küçük Karpat Dağları'nın kayalıkları üzerinde yükseliyordu. Kocasının sürekli savaşta ve evden uzakta oluşu Báthory'i ticari ve politik konularla ilgilenmek zorunda bırakmıştı. Tarihçilere göre Báthory bu konuda da oldukça başarılıydı. Öte yandan Báthory güzelliğiyle övünmek, aynalar karşısında zaman geçirmek ve günde neredeyse beş defa kıyafet değiştirmekten de geri kalmıyordu. Báthory'nin amcası ve kocasından öğrendiği acımasızlığı, sarayındaki hizmetçilere göstermesi ise en sıradan uğraşıydı. Yaşlanmaya başladığını düşündüğü andan itibaren cildini yenileyebilmek için kendini farklı büyülerle uğraşmaya verdiği de biliniyor.
Başka kaynaklara göre Báthory'nin bölgedeki savaşta çaresiz kadınların koruyuculuğunu üstelendiği söylentileri de bulunmaktadır. Örneğin Báthory, kocası Osmanlıların eline esir düşen bir kadın ya da kızı tecavüze uğrayıp hamile bırakılan bir kadın için politik hünerlerini sergilemekten çekinmemişti. Diğer yandan şatosunun bir bölümünde istemeden hamile kadınların çocuklarının düşürüldüğü de biliniyor. Báthory'nin bunları daha fazla genç kızı öldürebilmek için yaptığı düşünülüyor. Önceleri sadece köylü kızlarını katlederken kocasının ölümünden sonra artan kan arzusu bu seri katilin soyluların kızlarına da göz dikmesini sağlıyor. Böylece görgü ve terbiye öğrenmeleri için sarayına kabul ettiği kızların tamamı sırra kadem basıyor. Öte yandan bölgedeki kız kaçırma olayları da artıyor. Saray çevresindeki dedikodular ayyuka çıktığında kralın emriyle görevlendirilen György Thurzó şatoya incelemeye geliyor ve yaklaşık 300 kişilik bir tanık ordusu dinlendikten sonra korkunç gerçekle yüzleşiyor. Kralın, Bathroy'nin kocasına olan borcu nedeniyle eyleme geçtiği ve böylece Báthory'den kurtulmak istediği de bir başka korkunç gerçekti. Bugüne dek Elizabeth'in suçsuzluğunu savunanlar krallık tarafından gerçekleştirilen bir komploya kurban gittiği ve bir Protestan olmanın cezasını çektiğini öne sürüyor.
Elizabeth Báthory, özellikle eşi Ferenc Nádasdy’nin 1604 yılındaki ölümünün ardından işlediği suçların sayısında ve uyguladığı şiddet yöntemlerinde artış göstermiştir. Psikolojik değerlendirmeler, Báthory’nin yaş ilerledikçe kötüleştiği öne sürülen zihinsel durumunun bu dönemde belirgin biçimde ağırlaştığını ortaya koymaktadır. Genç kızlar, çoğunlukla yüksek ücret vaatleriyle kandırılarak ya da zorla kaçırılarak şatolarına götürülmüş; burada mahzenlerde alıkonulmuş ve çeşitli işkencelere maruz bırakılmıştır. Tanıklıklarda, kurbanların şiddetli biçimde dövüldüğü, aç bırakıldığı, yakılarak öldürüldüğü, iğnelerle işkenceye uğratıldığı ve kış aylarında soğukta suya maruz bırakılarak donmaya terk edildikleri aktarılmaktadır. Ayrıca bazı vakalarda yüz, kol ve genital bölgelere yönelik ağır yaralamalar ile cinsel nitelikli saldırılar da kaydedilmiştir.
Báthory’nin söz konusu eylemlerinin, 1585 ile 1610 yılları arasında sahibi olduğu çeşitli şatolarda gerçekleştiği öne sürülmektedir. Kurban sayısının yaklaşık 650 olduğu iddia edilmekte olup bu rakamın, Báthory’ye ait olduğu ileri sürülen ve günümüzde devlet arşivlerinde bulunduğuna inanılan günlükler ile mektuplardan elde edildiği belirtilmektedir. Uyguladığı yöntemlerin vahşiliğine karşın, soylu kimliğinin sağladığı ayrıcalıklar nedeniyle uzun süre yargı önüne çıkarılmamıştır. Cinayetlerin gizlenmesinde yeterli özen göstermediği iddiasıyla suçları açığa çıkmış; ancak aristokrat statüsü dolayısıyla mahkeme önünde yargılanmamış, 1611 yılında kendi şatosunda ömür boyu hapis cezasına çarptırılmıştır. Aynı dönemde kraliyet makamları, Báthory’nin cezalandırılmasıyla birlikte tahta karşı olan mali yükümlülüklerinin de ortadan kaldırıldığını ilan etmiştir.
Elizabeth Báthory, 1614 yılında, hapsedildiği Csejte Şatosu’nda ölü bulunmuştur. Ölüm anında odasında el sürülmemiş çok sayıda kap yemek bulunması nedeniyle kesin ölüm tarihi tam olarak tespit edilememiştir. Başlangıçta Csejte'deki kilisenin bahçesine defnedilen naaşı, yerel halkın tepkisi ve çıkan huzursuzluklar sonucunda ailesine ait mezarlık olan Ecsed'e nakledilmiştir.
Báthory ile özdeşleşmiş olan kan banyosu efsanesi, tarihsel kayıtlarda yer almamakta ve söz konusu iddianın, ölümünden sonra ortaya atıldığı kabul edilmektedir. Báthory aleyhine ifade veren tanıkların hiçbirinin böyle bir uygulamadan söz etmediği; bu anlatının, büyük ölçüde Transilvanya vampir mitolojisiyle bağlantılı olarak sonradan kurgulandığı bilinmektedir.
Elizabeth Báthory'nin yaşam öyküsü ve işlediği iddia edilen suçlar, tarihsel kaynaklara dayalı anlatımların yanı sıra çeşitli kurgusal eserlerde de yer bulmuş; bu durum, karakterinin zaman içinde “Kontes Drakula” gibi popüler kültür figürleriyle özdeşleştirilmesine neden olmuştur. Bu bağlamda, Báthory'nin yaşamı çok sayıda sinema filmine ve edebi esere ilham kaynağı olmuştur.
Remove ads
Kaynakça
Dış bağlantılar
Wikiwand - on
Seamless Wikipedia browsing. On steroids.
Remove ads