İslam dininde yapılması sevap, yapılmaması günah davranış Vikipedi'den, özgür ansiklopediden
Farz (Arapça: الفرض) ya da “fariza”; Fıkıh bilginleri tarafından oluşturulmuş ve tanımlaması yapılmış olan bir İslâm dinî terimidir. Yine fıkıhçılar tarafından tanımlanan efâl-i mükellefînden sayılır. İslâmî anlayışta Allah'ın sözü sayılan Kur’an’da Müslümanlara yapılmasının açık bir şekilde emredildiği kurallar veya ibadetler olarak kabul edilir. Kur’an’da yapılması açık emir ve gereklilik ifade etmeyen fiiller ise vacip gibi başka kavramlar ile tanımlanır.[1]
Farz, haram, helal gibi kesin hüküm ve yargı ifade eden dinî kuralların kaynağı din açısından sadece Kur'an olabilir. Fıkıh açısından zanni deliller kabul edilen ve peygambere bir rivayet zinciri ile isnad edilen sözlerden ibaret olan hadisler, mesela miraç ile ilgili olanlar beş vakit namazın farziyyeti için delil teşkil etmezler.[2] Hadis ve benzeri anlatımlar farzlar için faziletler ve sevap anlamında destekleyici, açıklayıcı ve teşvik edici olarak kullanılırlar.
Dini anlamda farzları yapmayan kişinin günah işlediği, farz oluşunu ret edenlerin ise İslâm dîninden çıkmış oldukları kabul edilir. Mesela, klasik fıkıh anlayışına göre kabul edilebilir bir mâzereti olmadan namaz kılmayan bir Müslüman fasık sayılırken namazın farziyetini reddeden birisi dinden çıkmış sayılır.[3] Şeriat hukukunda fasıkların şahitliği reddedilir, dinden çıkmış kişiler ise tövbeye davet edilir, hapsedilir ve fıskında ısrar eder öldürülür.
İslam dininde ilim öğrenmek de farz kılmakdır. Süyûtî tarafından yazılmış olan Camiu's Sağir adlı hadise göre Muhammed, "İlim tahsil etmek, Allah katında nafile olarak kılınan namaz, tutulan oruç ve yapılan hacdan daha hayırlıdır," demiştir.[4]
Farzlar iki çeşittir:
Mükellef olan her Müslümanın bizzat kendisinin yapması gereken farzlardır. Örnek: Namaz, oruç, hac, zekât gibi
Farz terimi dinî veya sosyal zorunluluk ifadesi olarak kullanılır. Dinî kullanımda mesela ibadetlerin muhakkak yapılması farz olurken bunların miktarı, ne zaman ve nasıl yapılacağı gibi icrasıyla ilgili olan konular örfî konulardır ve büyük oranda sünnet, hadis veya din bilginlerinin tavsiyeleri ve yönlendirmeleri gibi geleneklerin etkisinde şekillendirilmişlerdir.
Farz-ı kifâye, İslâmî anlayışta sosyal sorumluluk ifade eden bir tanımdır. Kur'an'da emredilmeyen ancak din âlimlerince sosyal hayat bakımından farz (gerekli) görülen bir davranışı, durumu veya görevi anlatır. Müslümanlardan bir kısmı yerine getirdiğinde diğerlerinin sorumluluktan kurtulduğu, gerektiği kadar Müslümanın yaptığında diğer Müslümanlara sorumluluk düşmeyen fiillerdir.
Farz-ı kifâye, İslâmî toplumda gerekli olan işlerin kesinlikle yapılması gerektiğini ifade eder. Farz-ı kifâye sayılan fiillerden bazıları şunlardır:
Bazen farzlar öğretilirken “32 farz” ve “54 farz” şeklinde sıralanırlar. Bu sıralamalara göre farzlar şunlardır:
Otuz iki farz şunlardır:[8]
Grup | Adet | Şartlar |
---|---|---|
İmanın şartları | 6 | Allah'a iman Meleklere iman Allah'ın kitaplarına iman Peygamberlere iman Ahirete iman Kader ve kazaya iman |
İslâm'ın şartları | 5 | Kelime-i Şehadet getirmek Namaz kılmak Oruç tutmak Zekat vermek Hacca gitmek |
Namazın farzları | 12 | Dışındaki farzlar Ruhen temiz olmak Bedenen temiz olmak Avret yerlerini örtmek Kıbleye dönmek Namazı vaktinde kılmak Namaza niyetlenmek İçindeki farzlar İftitah tekbiri getirmek Ayakta durmak Kur'an-ı Kerim okumak Rükûya eğilmek Secdeye eğilmek Tahiyyat duası okuyacak kadar oturmak |
Abdestin farzları | 4 | Yüzü yıkamak Kolları yıkamak Başı meshetmek Ayakları yıkamak |
Guslün farzları | 3 | Ağıza su almak Buruna su almak Tüm bedeni yıkamak |
Teyemmümün farzları | 2 | Niyet Elleri toprağa sürüp yüzü meshetmek, sonra tekrar elleri toprağa sürüp kolları meshetmek |
Daha geniş olan ikinci grup olan elli dört farz da şunlardır:[9]
Seamless Wikipedia browsing. On steroids.