En İyi Sorular
Zaman Çizelgesi
Sohbet
Bakış Açıları
Herland
Charlotte Perkins Gilman tarafından yazılan roman Vikipedi'den, özgür ansiklopediden
Remove ads
Kadınlar Ülkesi veya orijinal adıyla Herland, Amerikalı feminist Charlotte Perkins Gilman tarafından yazılmış, 1915 tarihli feminist ütopya romanıdır. Yalnızca kadınlardan oluşan ve erkek olmadan çocuk doğuran (partenogenez) izole bir toplumu konu alan romanda savaş, çatışma ve tahakkümden arınmış ideal bir toplumsal düzen tavsir edilir.
Eser, Gilman'ın editörlüğünü ve yazarlığını yaptığı The Forerunner adlı dergide 1915 yılında tefrika edilmiştir. Devamı olan With Her in Ourland ise hemen ardından Ocak 1916 sayısında tefrika edilmeye başlanmıştır. Kitap, genellikle yazarın ütopik üçlemesinin ikinci cildi olarak kabul edilir. Serinin ilk kitabı 1911'de yayımlanan Moving the Mountain'dir.
Roman, kitap olarak ilk kez 1979 yılında yayımlanmıştır.
Remove ads
Arka plan
Kitap, tamamı kadınlardan oluşan toplumda topluluk temasının ne kadar önemli olduğunu vurgular. Kadınlar bireyselliklerini korurken, ideallerini toplumla uzlaşmaya vararak belirlerler. Toplum, çocuk sahibi olma konusundaki kararlarını öjenik ilkelerine göre verir.[1] Kadınlardan oluşan bu toplum, yetersiz ve/veya daha az çekici görünen bireyleri ayıklayarak "negatif öjeni" uygular. Gilman, ütopyacı romanında güçlü bir topluluk duygusuna sahip olmanın önemine dair yorumlar sunmaktadır.
Gilman'ın yazıları, çağdaş feminizme olan yadsınamaz benzerliği nedeniyle feministler arasında oldukça popülerdir. Gilman, erkeğin görüşünden bağımsız olarak kadınların üreme haklarına vurgu yaparak feminizmi desteklemektedir.[2] Örneğin, Herland kadınları anneliğin değerini vurgular; partenogenez yoluyla ürerler ve bu, onların bağımsızlıklarının ve kadın olarak yetkinliklerinin bir simgesidir.
Gilman, 20. yüzyılın başlarındaki alışılmadık ve olumsuz tepkilere rağmen, feminizm kavramlarını açıkça ortaya koymuştur.
Remove ads
Feminist analiz
Özetle
Bakış açısı
Gilman'ın büyük övgü alan feminist eseri Woman and Economics'te açıkladığı felsefeyi, kadınların erkek geçim sağlayıcılara olan yapay bağımlılığını görsel olarak ortaya koyarak, dramatik bir şekilde kurgusal bir ütopya aracılığıyla hayal eder.[3] Herland'da erkeklerin ortadan kaldırılması, kadınlar için yeni bir ekonomik özgürlük doğurur. Gilman, bu ütopyayı "Woman and Economics"de tanımladığı teorileri (Örneğin Lester Ward’ın "Ginekokentrik Teorisi" gibi — bu teoriye göre “organik düzende birincil olan cinsiyet dişidir, erkek ise ikincildir.”) daha da kanıtlamak için kullanır.[4] Ancak, bu fikirler, bazılarına göre feminist harekete zarar verdiği düşünülen ayrılıkçı feminizm (separatist feminism) yaklaşımına dayanmaktadır.
Herland, toplumsal yeniden üretime bağlı kalarak kadın işçiyi önceleyen çok erken bir ekonomik modelin kurulmasına yardımcı olur. Gilman, "The Waste of Private Housekeeping" (Özel Ev İşlerinin İsrafı) adlı eserinde şöyle der: “Ev içi ekonomimizin temel israfı, ev içi olmasıdır.” [5] Terry, ABD’de kadınların çoğunlukla çalışmak yerine evde kaldıklarını söylediğinde, Herlandli kadınlar onun “kadınların çalışmadığını” söylemekle ne demek istediğini merak ederler –çocuklara bakmak bir iş olarak sayılmaz mı?[6]
Gilman’ın düşünceleri her ne kadar kadınların iş gücündeki konumlarını güçlendirmeyi hedeflese de, ayrılıkçı feminizm çerçevesinde şekillenen bu görüşler, aynı zamanda beyaz feminizmin devamlılığını da beslemektedir. Beyaz feminizm, farklı etnik kökenlerden kadınların —özellikle renkli ve işçi sınıfındaki kadınların— karşılaştığı özgül sorunları sistematik biçimde dışlayan bir feminizm anlayışıdır. Gilman’ın öjeni, ırksal saflık ve “hizmetçiler” üzerine söylemleri, bu bağlamda, beyaz üstünlüğüne dayalı bir yapının izlerini taşımakta; dolayısıyla, farklı sosyal ve ırksal arka planlara sahip kadınların mücadelelerinin bu söylemde yeterince yer bulmadığını göstermektedir.[7]
Buna ek olarak, erkek egemen sistemi altüst etme çabasıyla yola çıkan Gilman, farkında olmadan bu erkek tahakkümünü farklı bir biçime dönüştürmüştür. Lynne Evans’a göre, çocuklara aşırı vurgu yapılması, ataerkil yapıya benzer şekilde baskılayıcı bir sistemi çağrıştırmaktadır.[8] Kürtajın yasaklandığı ve toplumsal, ekonomik ve siyasal yaşamın tüm yönlerinin çocuk üretimi etrafında şekillendiği bir toplumda, Herland sakinleri istem dışı biçimde biyolojik annelik rollerine bağlanmış durumdadır.
Deborah L. Madsen, Marksist feminist bir yaklaşımın Gilman’ın yazılarını anlamada okuyucuya önemli katkılar sağlayabileceğini ileri sürmektedir. Madsen’a göre Gilman, Herland adlı eserinde “ataerki altında benliğin ideolojik inşasını” ifşa eder ve dünyayı ütopyacı bir biçimde —olduğu gibi değil, olması gerektiği gibi— temsil eder. Bu temsilde kadınlar eşit hak ve sorumluluklara sahip bireyler olarak yer almakta; tam anlamıyla insani potansiyellerini gerçekleştirmekten doğan bir onurla varlık göstermektedirler.[9]
Remove ads
Konu özeti
Özetle
Bakış açısı
Hikaye, sosyoloji öğrencisi Vandyck "Van" Jennings'in bakış açısından anlatılmaktadır. Jennings, iki arkadaşı Terry O. Nicholson ve Jeff Margrave ile birlikte, sadece kadınlardan oluşan bir toplumun yaşadığı söylenen keşfedilmemiş bir bölgeyi keşfetmeye karar verirler. Üç arkadaş bu söylentilere pek inanmaz çünkü kadınların erkekler olmadan üremesinin gerçekleşebileceğine imkan vermezler. Erkekler, kadınlardan oluşan toplumun nasıl olabileceği konusunda farklı farklı görüşler ortaya atarlar: Jeff, kadınları hizmet edilmesi ve korunması gereken şeyler olarak görürken Terry ise onları fethedilmesi ve kazanılması gereken şeyler olarak görmektedir.
Ekip hedeflerine vardıklarında, kullandıkları çift kanatlı uçağı saklayarak arazinin sınırındaki ormanlarda dikkatli bir şekilde ilerlerler. Kısa süre sonra üç genç kadının onları ağaç tepelerinden izlediğini fark ederler. Kızları yakalamaya çalışan erkekler, sonunda onları bir kasabaya veya köye doğru kovalamaya başlar. Kadınlar kolayca onlardan kaçıp evlerin arasında kayboluyorlar. Van, evlerin son derece iyi yapılmış ve çekici olduğunu söyler. Bu yeni toprakların (Van'ın "Kadınlar Ülkesi" adını verdiği) ilk sakinleriyle tanıştıktan sonra erkekler daha temkinli davranmaya başlarlar; karşılaştıkları kızların güçlü, çevik ve tamamen korkusuz olduklarını fark ederler. Dikkatli olmaları gerekir, çünkü erkekler kasabaya girdiklerinde büyük bir kadın grubu tarafından çevrelenirler. Üç adam kaçmaya çalışır ancak kadınlar tarafından anestezi ile bayıltılırlar.
Erkekler uyandıklarında kendilerini kale benzeri bir yapıda esir tutulmuş halde bulurlar. Kendilerine temiz giysiler ve yiyecekler getirilir. Öğretmenler, erkeklere kendi dillerini öğretir. Van, yeni ülke ve insanları hakkında birçok not alır; giyimlerinden mobilyalarına kadar her şeyin, pragmatizm ve estetik ideallerinin eşit derecede dikkate alınarak yapılmış gibi göründüğünü belirtir. Kadınlar zeki ve uyanık, korkusuz ve sabırlı görünürler ve esirlerine karşı bir anlayışa sahiptirler. Kadınlar dış dünyayı öğrenmeye meraklıdır ve erkeklere her konuda büyük bir istekle sorular sorarlar. Van, kadınların inşa etmeyi başardığı görünürdeki ütopya karşısında, kendi toplumunun inek sağma ve mal mülk edinme gibi uygulamalarını meşrulaştırmada sık sık zorluk çeker.
Birkaç ay boyunca esir tutulduktan sonra adamlar kaleden kaçıp, çift kanatlı uçaklarını bıraktıkları yere ulaşırlar. Uçağı büyük bir kumaş örtünün içine dikilmiş halde bulan adamlar, kaçmayı başaramazlar ve kadınlar tarafından tekrar esir alınırlar. Kadın dilini öğrendiklerinde ve güvenilir olduklarını kanıtladıklarında özgür bırakılacaklarını öğrenirler. Van, Terry'nin kadınlarla başa çıkmada yaşadığı kişisel zorluklardan bahseder; kadınlar, kadınların nasıl davranması gerektiği konusundaki beklentilerine uymayı ısrarla reddeder; ancak Jeff, kadınlara ve onların nezaketine hayrandır.
Van, kadın topluluğu hakkında giderek daha fazla bilgi edinir. 2000 yıl önce Herland'ın tek çıkış yolunun bir volkanik patlama sonucu kapanmasıyla çoğu erkeğin öldüğünü öğrenir. Geriye kalan erkekler ise, ölen efendilerinin oğullarını ve yaşlı kadınları öldüren, toprakları ve içindeki genç kadınları ele geçirmek isteyen kölelerdir. Ancak kadınlar direnerek erkek köleleri öldürdüler. Irklarının yaklaşan sonu karşısında umutsuzluk içinde geçen bir dönemin ardından, dünyanın geri kalanından kopuk ve hiçbir erkek olmadan, hayatta kalan kadınlardan biri hamile kalır ve bir kız çocuğu doğurur, ardından dört kız çocuğu daha doğurur. Bu kadının beş kızı da büyüyüp beşer kız çocuğu daha dünyaya getirir. Bu süreç nüfuslarını hızla artırmış ve anneliğin yüceltilmesini sağlamıştır. O zamandan beri kadınlar kendilerini zihinlerini geliştirmeye, birlikte çalışmaya ve çocuklarını yetiştirmeye adadılar; öğretmenlik pozisyonu ülkede en saygı duyulan ve itibar edilen pozisyonlardan biridir.
Erkeklere daha fazla özgürlük tanındıkça, her biri geldiklerinde ilk gördükleri kadınlarla ilişkiye başlar: Van, Ellador'la; Jeff, Celis'le ve Terry, Alima'yla. 2000 yıldır hiç erkekle birlikte olmamış olan kadınların romantik aşk veya cinsel ilişki konusunda hiçbir deneyimleri veya kültürel hafızaları olmadığı anlaşılır. Çiftlerin yeni başlayan ilişkileri biraz zorlukla ve çokça açıklamayla ilerler. Özellikle Terry, kendi deyimiyle 'kadın' olmayan bir kadınla ilişki yaşamaya alışmakta zorluk çeker. Sonuç olarak üç çift de 'evlenir', ancak kadınlar bunun anlamını pek göremezler ve özel bir dinleri olmadığından tören Hristiyanlık yerine daha çok pagan adetlerine göre yapılır.
Evlilik erkeklerde çok fazla düşünceye sebep olur; evlendikleri kadınlar eş olmanın veya kadınsı olmanın ne anlama geldiğine dair hiçbir fikre sahip değillerdir. Van bazen bu durumdan rahatsız olsa da sonunda Ellador'la olan harika dostluğuna ve ona duyduğu yoğun aşka minnettardır. Terry ise pek akıllı değildir ve sinirlenip Alima'ya tecavüz etmeye çalışır. Terry zorla bağlanıp tekrar anesteziyle bayıltıldıktan sonra kadınların önünde yargılanır ve memleketine dönmesi emredilir. Arkadaşları, Terry'nin eylemlerini onaylamasalar da, onu suçlu olmaktan ziyade kaba olarak görürler. Van, Ellador'a bu durumu şöyle açıklar: "Suç bunun için oldukça sert bir kelime. Sonuçta, Alima onun karısıydı, biliyorsun."
Van, Terry'ye çift kanatlı uçakla ülkelerine kadar eşlik etmesi gerektiğini anlar ve Ellador, kendisi olmadan gitmesine izin vermez. Sonunda hem Terry hem de Van, ütopyayı ifşa etmeyeceklerine dair söz vererek, Ellador'u da yanlarına alarak Herland'dan ayrılırlar. Jeff geride kalmayı ve hamile olan eşi Celis ile birlikte Herland'da yaşamayı seçer. Van, Ellador'u kendi ülkelerinde göreceği şeyler için hazırlamaya çalışır ancak çok fazla tedirginlik duyar.
Remove ads
Ayrıca bakınız
Kaynakça
Bibliyografya
Dış bağlantılar
Wikiwand - on
Seamless Wikipedia browsing. On steroids.
Remove ads