Monte Kristo Kontu (Fransızca özgün adı: Le Comte de Monte-Cristo), Fransız yazar Alexandre Dumas tarafından 1844'te yazımı tamamlanan macera romanı. Üç Silahşorlar ile birlikte yazarın en önemli eserlerinden biridir. Yazarın pek çok romanı gibi, gölge yazar Auguste Maquet ile birlikte yazılmıştır. 1844 yılında yazımının bitmesinden sonraki 2 yılda 18 bölümlü bir seri olarak yayımlanmıştır.
Romanda yer alan olaylar 1815-1839 yıllarında Fransa, İtalya ve bazı Akdeniz adalarında geçer; her şeyi bilen, her şeyi gören ve her yerde olan bir anlatıcı tarafından verilir.[1] Düşmanlarının hazırladığı bir tuzakla suçsuz yere hapse atılan Edmond Dantés'nin 14 yıllık mahkûmiyetten sonra, felaketine neden olanlardan intikam almasını konu edinir. Olay örgüsü Monte Kristo Kontu, Edmond Dantés, Morrel, Mercedes, Villefort, Caderousse, Fernand adlı roman kişileri ve çocukları etrafında gelişir.[1]
Pek çok dile çevrilen ve dünya edebiyatında pek çok yazarı etkileyen romanda o dönemde Avrupa'daki Türk algısı hakkında bazı küçük ipuçları da yer almaktadır. Bir zamanlar Osmanlı İmparatorluğu'nu epey meşgul etmiş Tepedelenli Ali Paşa'nın romanda adı sık geçer. Eserin Türkçeye çevirisine 1871'de başlayan Teodor Kasap, otuz kadar kişinin yardımıyla 3 yılda tamamlamıştır[1] Çevrilmesine katkıda bulunanlar arasında yer alan Ahmet Mithat'ın, yazdığı Hasan Mellah (1874) adlı eserinde Monte Kristo Kontu romanından ilham aldığı düşünülür.[1]
Morrel firmasına ait Firavun gemisinin yardımcı kaptanı Edmond Dantes, dönüş yolunda birinci kaptanın hastalanıp ölmesi üzerine onun görevini devralır. Kaptan, ölmeden önce, kendisine bir şey olursa Elba Adası'na uğramasını tembihlemiş ve orada kendisi için birtakım işler yapmasını istemiştir. Dantes bu istekleri yerine getirmek üzere Elba Adası'na gidip sürgündeki Napolyon ile görüşüp ondan Paris'teki arkadaşlarına iletilecek bir mektup alır. Ardından fırtınalı bir havada gemisini Marsilya'ya getirmeyi başarır. Bu başarısından ötürü gemi sahibi kendisine bir sonraki seferde geminin kaptanı olmayı teklif eder. Böylece maddi sıkıntılarını aşan Dantes, yıllardır sevdiği ve evlenmek istediği Katalan nişanlısı Mercedes ile evlenmek üzere düğün hazırlıkları yapar.
Fernand'ın Mercedes'e karşı ilgisi vardır ve onları kıskanır. Gemide çalışan ve aralarında geçen bir tartışma yüzünden Dantes'den nefret eden muhasebeci Danglars ile birlik olur. Dantes'in Napolyon ajanı olduğunu bildiren bir ihbar mektubu yazarlar. Dantes'in terzi komşusu Gaspar Caderousse da istemeden bu işe girmiştir.
Dantes düğün günü tutuklanır. Krala karşı Napolyon taraftarları ile işbirliği yapmakla suçlanmaktadır. Dantes, Napolyon'dan aldığı mektubu savcıya teslim eder. Savcı, eski bir Napolyon destekçisinin oğlu Villefort'dur. Kendisi, Krala hizmet etmeyi tercih etmiş ve krala yakınlığıyla bilinen Saint-Meran ailesinin kızı Renee ile evlenmiştir. Dantes'in teslim ettiği mektubun babası Nuvardiye'ye hitaben yazılmış olduğunu görünce hemen mektubu yok eder. Napolyon, mektupta yapacağı askerî darbe için Nuvardiye'nin başında olduğu komiteye hazırlık yapmalarını emretmiştir. Dantes'i bu mektubu ortadan kaldırarak ona iyilik yapmış olduğu konusunda ikna eden savcı, mektuptan kimseye bahsetmemesini tembihler. Ancak kendisi Napolyon'un harekete geçtiği haberini gidip bizzat krala ileterek Kralın güvenini kazanır. Dantes'i ise duruşmaya bile çıkarmadan İf Şatosu'na attırır.
Hapishanede Abbe Farya adında bir rahiple tanışan Dantes, onun sayesinde her şeyi daha berrak görmeye başlar ve intikam hırsıyla dolar. Patronu Morrel 'in ve Mercedes'in tüm çabalarına rağmen 14 yıl boyunca adadan kurtulamaz ve adada tutuklu kalmaya devam eder. Birlikte hücrede geçirdikleri sürede Farya tarafından pek çok konuda eğitilir. Farya ona Monte Kristo adasındaki hazineden söz eder. Tünel kazıp kaçmayı ve hazineyi bulmayı kurarlar. 14 yıl sonra tüneli kazıp bitirdikleri gün Farya ölür.
Farya'nın ölümünden sonra bir şekilde şatodan kaçmayı başaran Dantes, Farya'nın kendisine sözünü ettiği hazineyi bulur ve intikam almak için Monte Kristo kontu kimliğine bürünür. Dantes hapisteyken babası intihar etmiş; Fernand Yanya valisi Tepedelenli Ali Paşa'ya ihanet ederek zengin olmuş; Mercedes ile evlenmiş ve bir oğulları olmuştur. Onu hapse attıran Villefort Paris'te başsavcılığa kadar yükseldiğini; Danglars'ın banka işleriyle uğraşarak üst sınıfa tırmandığına gören Kont, bütün ailelerle yakınlık kurar, zaaflarını bulup cezalandırmaya başlar. Eski patronu Mösyö Morrel'i ise iflastan kurtarır. Bütün düşmanlarından intikamını aldıktan sonra bir mektup bırakarak bir gemiye binip ortalıktan kaybolur.
Edmond Dantes: Dantes, 19 yaşında genç bir gemici iken iftiraya uğrayarak İf Şatosu'na atılır. Burada olaylara bakış açısı değişir, kurtulunca Monte Kristo adlı adada eskiden Papa ve pek çok kişinin ele geçirmeye çalıştığı hazineyi bulur. Kendini her yerde farklı adlarla tanıtır: Thomson firmasının İngiliz şefi, Lord Wilmore, Sinbad, rahip Abbe Busoni, Mösyö Zaccone gibi kimliklere bürünür. Ama düşmanlarıyla kurduğu ilişkilerde kendini Monte Kristo Kontu olarak tanıtır. Saf bir delikanlıyken büyük bir değişim yaşamış ve intikam hırsıyla dolmuştur. Ancak bu hırs, iradesini ve güçlü karakterini etkilemez. İntikam almak için sabırla bekler.
Gerard de Villefort: Paris'te genç bir savcıyken düğün gününde Dantes karşısına getirilir. Onun suçsuz olduğunu anlasa da babası Nuvardiye de Villefort'u kurtarmak için Dantes'i duruşmasız İf Şatosu'na yollar. Zamanla kralın gözüne girmeyi başarıp başsavcılığa kadar yükselir. İlk karısı Renee öldükten sonra Heloise ile evlenir. İlk evliliğinden Valentin adlı bir kızı, ikinci evliliğinden Eduard adında bir oğlu olur. Ayrıca Benedotto adlı bir gayrimeşru oğlu da vardır. Bu çocuğun annesi Hermine ileride Baron Danglars'la evlenir. Villefort romanda Monte Kristo kontuna hep kuşkuyla yaklaşmıştır. Kont hakkında araştırma da yapar.
Pierre Morrel: Firavun gemisinin sahibidir. Şirketinde pek çok gemi daha vardır. Firavun Marsilya'ya geldiğinde kaptanın öldüğünü öğrenir ve Dantes'e onu bu göreve getireceğini söyler. Napolyon'a sempatisi vardır, Edmond'dan geminin Elbe Adası'na uğradığından bahsetmemesini ister. Onu İf Şatosu'ndan kurtarmaya çalışsa da eskiden ondan çekinen savcı Villefort'un tepkisiyle karşılaşır. Yıllar sonra kötü şans eseri bütün gemileri batar, borçlarını ödeyemez duruma gelir. Dantes onu bu durumdan kurtarır. Morrel bu yardımseverin kim olduğunu asla öğrenemez.
Danglars: Morrel firmasına ait Firavun gemisinin ikinci kaptanı ve hesap müdürüdür. Kaptan ölünce denizcilik kurallarına göre kaptan olması gerekirken Dantes kaptan olunca hazmedemez ve Fernand'la birlik olup Dantes'i Napolyon ajanı olmakla itham eden bir mektup yazar. Kısa sürede ticaretle uğraşıp zengin olur. Fransa'nın en büyük bankeri olduğu söylenir. Hermine Danglars'tan Eugenie adında bir kızı olur. Romanda paraya düşkünlüğüyle tanımlanan Danglars, Fernand gözden düşünce kızı Eugenie'nin Albert'le nişanını bozar.
Fernand de Morcef: Katalan bir balıkçı olan Fernand, Dantes hapse girdikten sonra kuzeni Mersedes'le evlenir. Uzun süre Yanya valisi Tepedelenli Ali Paşa'ya hizmet veren Fernand, burada savaş suçu işleyerek Ali Paşa'nın yakalanmasını sağlar. Bu işten yüksek bir rüşvet almıştır. Kendini soylu bir aileden gelmiş gibi göstermek için Morcef soyadını alır. Hakkında açılan vatana ihanet suçlamasında Ali Paşa'nın kızı Haydee'nin tanıklığıyla suçlu bulunur.
Mersedes de Morcef: Dantes'in nişanlısıdır. Evlenecekleri gün Bonapartçılık suçlamasıyla Dantes savcının huzuruna götürülür. Uzun süre Edmond'dan haber beklese de umudunu keser ve Fernand'la evlenir. Fernand'dan Albert de Morcef adlı bir oğlu olur. Dantes'i Monte Kristo Kontu kimliğinde görünce tanır ancak belli etmez.
Gaspar Kadrus: Dantes'in terzi komşusudur. Dantes için ihbar mektubu yazıldığında Danglars'la Fernand'ın yanındadır ancak sarhoştur. Edmond düğün günü götürüldüğünde Danglars onu konuşmaması için tehdit eder, yoksa kendisi de Napolyon ajanı olarak itham edilecektir. Kadrus asla zengin olamaz, bir han açar ve kaderi onu kötü işlere sürükler.
Albert de Morcef: Fernand ve Mersedes'in oğlu. Kont onu yaptığı bir oyunla önce kendisine bağlı haydut Luigi Vampa'nın eline düşürür, sonra kurtarır. İlk başlarda kontla ilişkileri kuvvetli olsa da bu ilişki babasıyla kont arasındaki mücadeleyi anlayınca bozulur. Kitabın sonunda orduya katılır.
Abbe Farya: İtalya kökenli bir rahiptir. Şans eseri Monte Kristo adasındaki bir hazineden haberi olmuştur. Yaptığı çalışmalar yanlış anlaşılmış ve İf Şatosu'na atılmıştır. Burada gardiyanlar onun hazine konusundaki saçmalıklarına gülerler. Tünel kazıp kaçmayı düşünürken yolu Dantes'le kesişir. Dantes, Monte Kristo Kontu kişiliğini onun sayesinde kazanır.
Benedetto: Savcı Villefort ile Hermine Danglars'ın oğlu. Bertuccio'nun büyüttüğü Benedetto, daha sonra evden kaçar ve çeşitli suçlara bulaşır. Kont tarafından Paris'e Andre Kavalkanti adıyla getirilir. Alt rütbeli yabancı bir asker olan Bartolomeo Kavalkanti de Benedetto'nun babası rolünü oynar. Danglars'ın kızıyla nişanlanır.
Giovanni Bertuccio: Monte Kristo kontunun İtalya kökenli hizmetkarı. Savcı Villefort ağabeyini haksız yere idam ettirir, böylece Bertuccio Villefort'un peşine düşer. Villefort'u, Hermine Danglars'la buluştuğu evin bahçesinde öldü sandığı bebeğini gömerken bıçaklar ve bebeği alıp kaçar. Villefort kurtulur, bebeği yengesiyle büyütür ancak bebek kötü doğasını büyüdükçe belli eder. Kont, onun geçmişini öğrenip yanına alır.
Haydee: Tepedelenli Ali Paşa'nın kızıdır. Fernand de Morcef onu esir tüccarına satmış, daha sonra kont tarafından bulunup himayeye alınmıştır, kont onu cariyesi olarak tanıtır. Aradaki yaş farkına rağmen Haydee zamanla kontun kişiliğinden etkilenip ona aşık olur. Romanın sonunda Dantes, artık yeni bir hayata başlamanın gerekliliğini fark eder ve ona karşılık verir.
Nuvardiye de Villefort: Savcı Gerard de Villefort'un babası. Uzun süre Napolyon'un en sadık adamlarından olmuş, Napolyon ikinci kez hükûmeti devraldığında geçici hükûmette yer almıştır. Yaşlanınca felç geçirir ve oğlunun evine taşınır.
Franz d'Epinay: Kitapta ilk olarak Albert de Morcef'in arkadaşı olarak görünür. Albert'i kontla Vampa'nın elinden alan Franz, ayrıca istemese de verdiği bir şeref sözünü tutmak için Villefort'un kızıyla nişanlanır. Nişan, Nuvardiye'nin babasını yıllar önce öldürdüğünün anlaşılmasıyla bozulur. Zaten Valentin uzun süredir Morrel'in oğlu Maximillen Morrel'le gizlice görüşmektedir.
Louis Dantes: Edmond Dantes'in babası. Firavun Marsilya'ya ulaştığında Edmond ilk babasının yanına gitmiştir. Kitapta oldukça gururlu olduğu belirtilen Louis Dantes, oğlunun yokluğunda kimseden borç almaya yanaşmamıştır. Oğlu duruşmaya götürüldükten sonra uzun süre haber alamayınca parasız kalır ve açlıktan ölür.
Napolyon: Fransa'nın ünlü lideri Napolyon'un adı kitapta geçer ancak görünmez. 2002 yapımı Monte Kristo filmindeyse Alex Norton tarafından canlandırılmıştır. Elba Adası'nda sürgündeyken buradan Fransa'ya hareket edip hükûmeti devirir. İkinci kez iktidara gelişinden kısa süre sonra İngiltere'ye teslim olur.
Firavun:Kaptan Löklerk'in kaptanlığındaki gemi onun ölümüyle birlikte Edmond'un Kaptanı olduğu gemi olmuştur. Sahibi Bay Morrel'dir.
Maraşel Bertran:Napolyon'a çalışan Elba Adası'nda mektubun ulaştığı kişidir. O mektup ona ulaşınca Dantes'e Nuartiye'ye verilmesi üzere bir mektup verir ve Dantes o mektup yüzünden tutuklanır.
Löklerk:Firavun gemisinin kaptanıdır. Ölmeden Dantes'e Bertran'a ulaştırılması için bir mektup verip ölür. Onun ölümünden sonra kaptan Dantes olur.
Dumas, eserini yazarken birçok olay ve kaynaktan etkilenmiştir. Romanda hakim olan "Binbir Gece Masalları'ndaki" gibi serüvenden serüvene devam eden, bir maceracının hiç eksilmeyen intikam duygusudur. Elde ettiği eşsiz zenginlik ve yaşadığı lüks hayat bile onu bu duygudan asla uzaklaştırmaz. Sadece yıllarını çalan ve ona unutamadığı kabuslar yaşatan insanları değil tüm aileleriyle birlikte cezalandırmadan kaçınmaz. Tüm olup bitenin, kendisini o kadar sene kaldığı hapisten, aklını koruyarak çıkaran tanrının isteğinin tecellisi olarak düşünmektedir. Romanda Monte Kristo dışında yaratılan karakterler, çıkarları için savaşan güçlü karakterlerdir. Ancak hiçbiri Monte Kristo Kontu kadar iradeli ve etkileyici değildir. Kontun hikâyeleri dönemin birçok yazarını etkilemiş ve oyunlara konu olmuştur. Monte Kristo Kontu, serüvenlerinin ilgi çekiciliği yüzünden birçok kez televizyon ve sinema filmi olarak çekilmiştir.
Modern etkiler
2009-2011'de yayınlanan Türk televizyon dizisi Ezel'e ilham kaynağı olmuştur.[2] Yakın arkadaşının onu haksız yere hapse attırıp sevgilisiyle evlenmesi, hikâyenin önemli yanının bir adaya bağlı olması, baş karakterin hapishanede yaşlı bir adamla tanışıp kaçış planları yapması iki hikâyedeki paralelliklerdendir.[3]