En İyi Sorular
Zaman Çizelgesi
Sohbet
Bakış Açıları
Yapılandırmacılık
Vikipedi'den, özgür ansiklopediden
Remove ads
Yapılandırmacılık, oluşturmacılık ya da konstrüktivizm, bireylerin bilgiyi dışarıdan doğrudan ve pasif biçimde almadığı; bunun yerine, önceki deneyimlerini, algılarını ve sosyal etkileşimlerini kullanarak bilgiyi aktif biçimde yapılandırdığı bir öğrenme kuramıdır. Yapılandırmacı yaklaşıma göre öğrenme, bireyin çevresiyle kurduğu etkileşimler ve kendi bilişsel süreçleri doğrultusunda anlam inşası yoluyla gerçekleşir.[3][4]

Yapılandırmacılık, özellikle eğitim felsefesi, öğrenme psikolojisi ve pedagoji alanlarında önemli bir yer tutar. Bu yaklaşım, öğrenenin bilgiyi hazır ve mutlak bir biçimde edinmektense, aktif sorgulama, araştırma ve deneyim yoluyla yapılandırdığını vurgular. Bu nedenle öğrenme süreci, bireyin anlam kurma süreci olarak görülür.
Kuramın temelini oluşturan düşünürler arasında Jean Piaget (bilişsel yapılandırmacılık), Lev Vygotsky (sosyal yapılandırmacılık), Jerome Bruner (keşfederek öğrenme) ve Ernst von Glasersfeld (radikal yapılandırmacılık) gibi isimler yer alır.[1][2]
Remove ads
Temel yaklaşım
Özetle
Bakış açısı
Yapılandırmacı öğrenme kuramı, bireyin bilgiyi hazır olarak almadığını; aksine, deneyimleri, önceki bilgileri ve çevresiyle kurduğu etkileşimler yoluyla bilgiyi aktif olarak inşa ettiğini savunur. Bu anlayışa göre öğrenme süreci, sadece dışarıdan gelen bilgi aktarımıyla değil, bireyin zihinsel olarak bu bilgiyi anlamlandırmasıyla gerçekleşir.[5]
Yapılandırmacı yaklaşımda bilginin mutlak ve değişmez olduğu varsayımı reddedilir. Bunun yerine, bireyin bilgiyi anlamlandırma sürecine yaptığı katkı vurgulanır. Bu süreçte birey, yeni karşılaştığı bilgileri kendi zihinsel şemalarıyla ilişkilendirerek onları özümler ya da var olan şemalarını yeniden düzenler. Jean Piaget, bu süreci özümseme (assimilation) ve uyum sağlama (accommodation) olarak tanımlar.[6][7]
Lev Vygotsky ise yapılandırmacılığa sosyal bir boyut kazandırarak bireyin öğrenme sürecinde kültürel çevre ve toplumsal etkileşimlerin belirleyici olduğunu ileri sürer. Ona göre öğrenme, daha yetkin bireylerle (örneğin bir öğretmen ya da akran) kurulan etkileşim sayesinde mümkün olur. Bu anlayış, yakınsak gelişim bölgesi (ZPD – Zone of Proximal Development) kavramı ile açıklanır.[8][9]
Yapılandırmacılık yalnızca bireyin bilişsel süreçlerini değil, aynı zamanda öğrenmenin içinde gerçekleştiği sosyal, kültürel ve duygusal bağlamları da önemser. Bu nedenle yapılandırmacı yaklaşım, öğrenmeyi yalnızca bireysel bir süreç olarak değil, aynı zamanda toplumsal bir deneyim olarak da ele alır.[10]
Remove ads
Öğrencinin rolü
Özetle
Bakış açısı
Yapılandırmacı öğrenme yaklaşımında öğrenci, bilgiyi pasif biçimde alan bir birey değil; kendi öğrenme sürecinin merkezinde yer alan, aktif, sorgulayıcı ve anlam kurucu bir özne olarak görülür. Öğrenciler, bilgiyi öğretmenin sunduğu biçimiyle ezberlemek yerine; araştırarak, keşfederek ve sorgulayarak kendilerine özgü biçimde inşa ederler.[10]
Bu kuramda öğrenci, ön bilgilerini yeni durumlarla karşılaştırarak sürekli olarak günceller ve dönüştürür. Öğrenme süreci bireysel farklılıklara, geçmiş deneyimlere ve öğrenenin aktif katılımına bağlıdır. Bu nedenle her öğrencinin öğrenme yolu, süresi ve derinliği farklı olabilir. Bu yaklaşım, öğrencinin hem bilişsel hem duyuşsal yönlerini dikkate alan bütüncül bir öğrenme anlayışını temel alır.[11]
Öğrencinin rolü sadece bilgi arayıcılığıyla sınırlı değildir; aynı zamanda iş birliği yapma, fikir alışverişinde bulunma ve sosyal etkileşim yoluyla öğrenmeyi derinleştirme sorumluluğu da taşır. Özellikle sosyal yapılandırmacılık bağlamında, öğrencinin öğrenme süreci diğer bireylerle kurduğu etkileşimler aracılığıyla şekillenir.[9]
Yapılandırmacı sınıf ortamlarında öğrenciler,
- soru sormaya teşvik edilir,
- problem çözme sürecine dâhil olur,
- hipotez üretir,
- kendi öğrenme yollarını keşfederler.
Bu süreçte öğrenci, dışsal ödüllere değil; anlam kurma, merak, başarı ve başarma duygusu gibi içsel motivasyonlara dayanarak öğrenir.[12]
Remove ads
Öğretmenin rolü
Özetle
Bakış açısı
Yapılandırmacı öğrenme yaklaşımında öğretmen, bilgiyi doğrudan aktaran bir otorite figürü değil; öğrenme sürecini yönlendiren, rehberlik eden ve öğrenenleri destekleyen bir kolaylaştırıcı (facilitator) olarak tanımlanır.[10] Öğretmenin temel görevi, öğrencilerin kendi bilgilerini inşa etmelerine imkân tanıyacak öğrenme ortamlarını hazırlamak, merak uyandırmak ve öğrenme sürecinde anlamlı bağlantılar kurmalarına yardımcı olmaktır.
Bu bağlamda yapılandırmacı öğretmen:
- Öğrencilerin ön bilgilerini dikkate alır,
- Öğrenmeye ilişkin açık uçlu sorular sorar,
- Tartışma ve iş birliği ortamları oluşturur,
- Öğrencilerin kendi öğrenme yollarını keşfetmelerine fırsat tanır,
- Sürekli gözlem yaparak gerekli durumlarda bireysel rehberlik sunar.
Öğretmenin sınıf içindeki rolü esnektir; öğrencilerin ihtiyaçlarına göre değişir. Lev Vygotsky'nin yakınsak gelişim bölgesi kuramı doğrultusunda, öğretmen öğrencinin mevcut yeterlilik düzeyinin biraz üzerindeki alanlarda ona destek sunar ve bu desteği zamanla azaltarak öğrenenin bağımsızlığını geliştirir.[9][13]
Yapılandırmacı öğretmen aynı zamanda bir gözlemcidir; öğrencilerin ilgi alanlarını, öğrenme stillerini ve anlam kurma süreçlerini analiz ederek dersin yönünü bu doğrultuda şekillendirir. Bu nedenle öğretim önceden belirlenmiş bir kalıba değil, dinamik ve etkileşimli bir sürece dayanır.[14]
Eğitsel uygulamalar
Özetle
Bakış açısı
Yapılandırmacı yaklaşım, öğrenmeyi soyut bir süreç olarak değil, öğrencinin etkin biçimde katıldığı, anlam inşa ettiği ve gerçek hayatla bağlantılar kurduğu bir süreç olarak görür. Bu anlayış, çeşitli çağdaş öğretim yöntemleriyle sınıf ortamında somutlaştırılabilir.[15][16]
Başlıca yapılandırmacı uygulama örnekleri şunlardır:
- Problem temelli öğrenme (PBL): Öğrencilerin gerçek yaşamdan alınmış karmaşık problemleri çözmeye çalışarak hem bilgiye ulaşmalarını hem de eleştirel düşünme becerilerini geliştirmelerini amaçlar. Süreç boyunca öğretmen rehberlik eder; ancak çözüm yolları öğrenciler tarafından geliştirilir.[14][17]
- Proje tabanlı öğrenme: Öğrencilerin belirli bir konuda uzun süreli, disiplinler arası projeler geliştirerek hem içerik bilgisi hem de araştırma, üretim ve sunum becerileri kazandığı bir öğrenme modelidir. Öğrenciler kendi öğrenme süreçlerini yönetir ve özgün ürünler ortaya koyar.[18][19]
- İşbirlikli öğrenme: Grup içinde karşılıklı etkileşimi esas alır. Öğrenciler ortak hedeflere ulaşmak için birlikte çalışır, fikir alışverişinde bulunur ve birbirlerinden öğrenirler. Bu yöntem sosyal öğrenmeyi ve sorumluluk duygusunu geliştirir.[20][21]
- Oyun yoluyla öğrenme: Özellikle erken çocukluk ve ilköğretim düzeylerinde kullanılır. Öğrenciler oyunlar aracılığıyla deneyimleyerek, eğlenerek ve keşfederek öğrenirler. Bu yaklaşım, öğrenme sürecine duygu, hareket ve etkileşimi dâhil eder.[22][23]
Bu uygulamalar, yalnızca bilgi edinimini değil; aynı zamanda öğrencilerin problem çözme, eleştirel düşünme, iş birliği yapma, yaratıcılık geliştirme ve öz-yönetim becerilerini de destekler. Yapılandırmacı öğretim uygulamaları, öğrencinin öğrenmeyi sahiplenmesini ve kendi öğrenme yollarını keşfetmesini teşvik eder.[10][11]
Remove ads
Eleştiriler
Özetle
Bakış açısı
Yapılandırmacı yaklaşım, modern eğitim anlayışının temel taşlarından biri olarak kabul edilse de; çeşitli açılardan eleştirilmiştir. Bu eleştiriler hem kuramsal temellere hem de sınıf içi uygulamalara yöneliktir.
En yaygın eleştirilerden biri, yapılandırmacı yöntemin başlangıç düzeyindeki öğrenciler için fazla soyut ve rehbersiz olabileceğidir. Özellikle yeterli ön bilgiye sahip olmayan öğrencilerin, yapılandırmacı yaklaşımla sunulan öğrenme ortamlarında zorlanabileceği, hatta kavram yanılgılarına açık hâle gelebileceği belirtilmiştir.[24][25]
Buna bağlı olarak, yapılandırmacı yöntemlerin zaman zaman aşırı serbestlik tanıdığı, bu nedenle öğretmenin rehberliğini zayıflattığı ve öğrenme hedeflerine ulaşmayı zorlaştırdığı yönünde görüşler vardır. Öğrencilere "her şeyi kendilerinin keşfetmesi" beklentisi, bazı durumlarda motivasyon kaybına veya yüzeysel öğrenmeye neden olabilir.[14]
Bir diğer eleştiri, yapılandırmacılığın ölçme ve değerlendirme süreçleriyle ilgili yeterince net yönlendirmeler sunmamasıdır. Bu yaklaşımda öğrenme süreci bireyselleştirildiğinden, standart ölçme araçlarıyla değerlendirme yapmak güçleşebilir. Öğrencilerin bireysel ilerlemeleri ve öğrenme yolları farklılık gösterdiği için, başarıyı belirlemek karmaşık bir hâl alabilir.[26]
Ayrıca bazı eleştirmenler, yapılandırmacı yaklaşımın geleneksel bilgiyi yeterince merkeze almadığını, bu nedenle temel kavram ve becerilerin öğrenilmesinde gecikmeler yaşanabileceğini ileri sürmüştür. Özellikle disiplinlerarası karmaşık içeriklerde, yapılandırmacı yöntemlerin yapılandırılmamış hâlde sunulması, öğrencinin konu bütünlüğünü kurmasını zorlaştırabilir.[27]
Yapılandırmacı kurama yöneltilen bu eleştiriler, yaklaşımın tamamen işlevsiz olduğunu değil; doğru koşullar altında, uygun rehberlik, planlama ve destekle birlikte etkili bir şekilde uygulanması gerektiğini göstermektedir.
Remove ads
Alt türleri
Özetle
Bakış açısı
Yapılandırmacılık, zamanla farklı kuramcılar tarafından geliştirilmiş ve çeşitli alt yaklaşımlarla zenginleştirilmiştir. Bu alt türler, öğrenmenin bireysel, sosyal, felsefi ve kültürel boyutlarını farklı derecelerde vurgular.
Bilişsel Yapılandırmacılık
Bilişsel yapılandırmacılık, Jean Piaget'nin kuramsal çerçevesine dayanan bir yaklaşımdır. Bu görüşe göre öğrenme, bireyin çevreden gelen yeni bilgileri zihinsel yapılarıyla ilişkilendirerek özümsemesi (assimilation) ve gerektiğinde bu yapıları yeniden düzenlemesi (accommodation) yoluyla gerçekleşir. Piaget, öğrenmenin bireysel ve içsel bir süreç olduğunu savunur; bilgi, bireyin aktif zihinsel faaliyeti sonucu inşa edilir ve bireysel gelişim evrelerine göre şekillenir.[6][7]
Bilişsel yapılandırmacılık sınıf ortamında öğrencilerin kendi öğrenme hızlarına, bilişsel gelişim düzeylerine ve ilgilerine uygun etkinliklerle öğrenmeye katılımını esas alır. Bu yaklaşıma göre öğretmen, öğrencilerin zihinsel gelişim düzeyine uygun problemler sunmalı ve onların düşünme süreçlerini desteklemelidir. Ezber yerine anlamlandırmaya, sonuç yerine sürece odaklanır. Öğrencilerin aktif katılımını teşvik eden açık uçlu sorular, deneysel etkinlikler ve akran tartışmaları bu anlayışa uygundur.
Sosyal Yapılandırmacılık
Sosyal yapılandırmacılık, Lev Vygotsky’nin görüşlerine dayanan ve öğrenmenin sosyal bir süreç olduğunu vurgulayan bir yaklaşımdır. Vygotsky’ye göre bilgi, birey ile sosyal çevresi arasında kurulan etkileşim yoluyla yapılandırılır. Öğrenme, daha yetkin bireylerle iş birliği yapma, kültürel araçları kullanma ve dili aktif olarak edinme süreçleriyle gelişir. Bu bağlamda, dil öğrenmenin hem taşıyıcısı hem de dönüştürücüsüdür.[9][13]
Sosyal yapılandırmacılık, sınıf içi uygulamalarda öğrenciler arası etkileşim, grup çalışmaları ve iş birliğine dayalı öğrenme stratejilerine öncelik verir. Yakınsak gelişim alanı (ZPD) kavramı bu yaklaşıma özgü olup, öğrencinin tek başına değil, rehberlik ve destekle başarabileceği öğrenme düzeylerini tanımlar. Bu nedenle öğretmen, öğrencinin gelişim sürecinde sürekli bir rehber ve destekleyici rol üstlenir.
Radikal Yapılandırmacılık
Ernst von Glasersfeld tarafından geliştirilen radikal yapılandırmacılık, bilginin bireysel deneyime dayalı olarak tamamen öznel biçimde yapılandırıldığını savunur. Bu yaklaşım, dış dünyada var olduğu varsayılan mutlak bir gerçekliğin insan tarafından doğrudan erişilemeyeceğini ileri sürer. Bilgi, bireyin algıları ve deneyimleriyle uyumlu olduğu sürece “geçerli” sayılır; yani “doğruluk” yerine “uygunluk” (viability) esas alınır.[2][28]
Radikal yapılandırmacılık eğitim bağlamında, her öğrencinin kendi anlam dünyasında özgün bilgi yapılarını kurduğunu kabul eder. Bu anlayışta öğretmenin görevi, öğrencilerin bireysel düşünme yollarına müdahale etmek değil, onların inşa süreçlerine eşlik etmek ve yeni düşünsel bağlamlar sunmaktır. Bu yaklaşım, öğrenmenin nesnel standartlarla değil, öğrencinin kişisel anlam dünyasıyla uyumuna göre değerlendirilmesi gerektiğini öne sürer.
Keşfederek Öğrenme
Jerome Bruner tarafından geliştirilen keşfederek öğrenme, öğrencinin bilgiyi öğretmenden doğrudan almak yerine, kendi araştırma ve keşif süreciyle yapılandırması gerektiğini öne sürer. Bruner'a göre öğrenme süreci, öğrencinin zihinsel etkinliklerine dayanmalı ve anlam inşası keşif yoluyla gerçekleşmelidir. Bu anlayışta öğretmenin görevi, öğrenciyi araştırmaya yönlendiren, onları destekleyen bir rehber olmaktır.[11][29]
Keşfederek öğrenme, özellikle problem çözme, bilimsel süreç becerileri ve yaratıcı düşünmenin geliştirilmesinde etkilidir. Öğrenciler bu modelde deney yapar, hipotez geliştirir, sonuçları tartışır ve bilgiye aktif biçimde ulaşır. Bu yaklaşım, bilişsel ve sosyal yapılandırmacılıkla örtüşmekle birlikte, bireysel keşfi ve içsel motivasyonu ön plana çıkarır.
Remove ads
Dünyada yapılandırmacılık
Özetle
Bakış açısı
Yapılandırmacılık, 20. yüzyılın ortalarından itibaren eğitim bilimlerinde önemli bir kuramsal yönelim hâline gelmiş ve zamanla birçok ülkenin öğretim programlarında etkili olmuştur. Jean Piaget, Lev Vygotsky, Jerome Bruner ve Ernst von Glasersfeld gibi düşünürlerin kuramsal katkıları, yapılandırmacı yaklaşımın farklı ülkelerde farklı biçimlerde benimsenmesini sağlamıştır. Bu yaklaşım, özellikle öğrencinin aktif katılımı, problem çözme becerileri, sorgulayıcı düşünce ve bireysel sorumluluk gibi becerilere verdiği önem nedeniyle çağdaş eğitim reformlarında sıkça tercih edilmiştir.[16][30]
Finlandiya
Finlandiya, yapılandırmacı yaklaşıma dayalı en sistemli eğitim reformlarını gerçekleştiren ülkelerden biridir. 1990'lardan itibaren öğrenci merkezli öğretim anlayışı, disiplinler arası öğrenme, yaratıcı problem çözme ve yaşamla bağlantılı içeriklere odaklanan bir sistem kurulmuştur. Öğretmen yetiştirme programları da yapılandırmacı ilkelere göre düzenlenmiştir. Uluslararası PISA sınavlarında gösterdiği başarı, bu yaklaşımın etkili bir şekilde uygulanmasına bağlanmaktadır.[31]
Amerika Birleşik Devletleri
ABD'de yapılandırmacılık, özellikle 1960'lı yıllarda Jerome Bruner'in etkisiyle eğitim politikalarında yer bulmuştur. keşfederek öğrenme modeli, fen ve matematik öğretiminde aktif olarak uygulanmıştır. 1980'li ve 90'lı yıllarda yapılandırmacılığın etkisi genişlemiş; teknoloji destekli öğrenme, problem temelli öğrenme ve öğrenci portfolyoları gibi uygulamalar öne çıkmıştır. Ancak sistemin merkeziyetçilikten uzak yapısı nedeniyle eyaletler arasında uygulama farklılıkları da gözlemlenmiştir.[32][33]
Avustralya
Avustralya'da yapılandırmacı yaklaşım, 1990'lardan itibaren müfredat geliştirme çalışmaları ve öğretmen eğitimi alanında etkili olmuştur. Özellikle öğrenci merkezli öğrenme ortamlarının oluşturulması, öğretim programlarında süreç odaklı değerlendirme ve farklı öğrenme stillerine duyarlılık ilkeleri benimsenmiştir. Ayrıca Vygotsky'nin görüşlerine dayalı olarak sosyal yapılandırmacılık, erken çocukluk eğitimi alanında geniş uygulama alanı bulmuştur.[34][35]
Türkiye
Türkiye'de yapılandırmacı yaklaşım, özellikle 2005 yılı ilköğretim programı reformu ile birlikte eğitim sistemine dâhil edilmiştir. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından hazırlanan yeni öğretim programları, öğrenci merkezli öğretim, etkin katılım, sorgulama ve yapılandırmaya dayalı anlam kurma süreçlerini ön plana çıkarmıştır.[36][37]
Yeni programlarla birlikte yapılandırmacı yaklaşım, öğrenciye aktif rol veren, öğretmeni rehber konumuna yerleştiren ve ölçme-değerlendirmede alternatif araçları öne çıkaran bir anlayış olarak benimsenmiştir. Ancak bu değişim büyük oranda yalnızca resmî program düzeyinde kalmış; uygulamada köklü bir dönüşüm sağlanamamıştır. Literatürde, 2005 sonrası eğitim uygulamalarında öğretmenlerin büyük çoğunluğunun yapılandırmacı yaklaşıma uygun yöntem ve teknikleri yeterince benimsemediği; derslerin hâlâ öğretmen merkezli, ezbere dayalı, sınav odaklı ve durağan bir biçimde sürdürüldüğü sıklıkla vurgulanmaktadır.[38][39][40][41]
Uygulamada karşılaşılan başlıca engeller arasında, öğretmenlerin geleneksel öğretim alışkanlıklarından vazgeçememesi, kalabalık sınıflar, kısıtlı ders süreleri, yeterli öğretim materyallerinin bulunmaması ve öğretmen eğitimlerinin çoğunlukla yüzeysel kalması yer almaktadır. Ayrıca merkezi sınav sistemlerinin baskınlığı nedeniyle öğretmenlerin yapılandırmacı öğrenmeye dayalı esnek ve öğrenci odaklı uygulamalardan uzak durduğu da çeşitli araştırmalarda ifade edilmiştir.[42]
Remove ads
İlgili kuramcılar
Kaynakça
Dış bağlantılar
Wikiwand - on
Seamless Wikipedia browsing. On steroids.
Remove ads
