En İyi Sorular
Zaman Çizelgesi
Sohbet
Bakış Açıları

Safevîlerin İran'ı Şiileştirmesi

Vikipedi'den, özgür ansiklopediden

Remove ads

Safevîlerin İran'ı Şiileştirmesi veya İran'ın Şiileşmesi, kabaca 16. ila 18. yüzyıllar arasında gerçekleşti ve İran'ı Şiilik'in dini kalesi haline getirdi. Aynı zamanda, Şiilik içerisindeki İsnâaşeriyye mezhebinin, her biri Şiilikte kendi hakimiyet dönemlerini yaşamış olan Zeydilik ve İsmaililik mezhepleri üzerindeki hakimiyeti sağlanmıştır. Safevîler, mücadele ederek İran'ı 1501'de bağımsız bir devlet olarak birleştirmişler ve İslam tarihinde en önemli dönüm noktalarından birini oluşturan, İsnâaşeriyye mezhebini İmparatorluğun resmî dini olarak belirlemişlerdir.

Doğrudan bir sonuç olarak, bugünkü İran'ın ve komşu Azerbaycan'ın toprakları, tarihte aynı zamanda Şiiliğe dönüştürüldü.[1] Her iki ülkenin hala büyük çoğunluğu Şii ve Azerbaycan nüfusunun Şii oranı İran'dan sonra ikinci sırada.[2]

Remove ads

Safevîler öncesi İran

İran nüfusunun çoğunluğu Safevilere kadar Şafiî[3] ve Hanefî Sünni Müslümanlardan oluşuyordu.[4] İronik olarak, 15. yüzyılın sonuna kadar Osmanlı İmparatorluğu, kendisinde medrese eksikliği nedeniyle ulemasının birçoğunu İran'a Sünni eğitim almak için gönderdi.[5] Sünni İranlılar daima Muhammed'in ailesine büyük saygı duyuyorlardı.[6] Buna karşın, Safevî döneminden önce, İranlıların azınlığı Şiiydi ve İran'da göreceli olarak az sayıda Şii ulema vardı.[7]

Remove ads

Şah İsmail dönemi

Özetle
Bakış açısı

1502'ye kadar I. İsmail, İran'da Tebriz'in yanı sıra Ermenistan, Azerbaycan ve Dağıstan bölgelerini ele geçirdi. İran'ın çoğunluğunun hâlâ Sünni olduğu bölgelerdeki kontrolünü sağlamlaştırmak için önündeki on yıl boyunca mücadele verecekti. Ordusu ilk 1504 yılında orta bölgelere yayılmıştı. 1510 yılında nihayet Horasan bölgesini ve Herat şehrini fethedip, 1505-1508 yılları arasında güneybatı İran'ı ele geçirdi.[8] Daniel W. Brown'a göre, İsmail "Fâtımîlerin düşüşünden bu yana en başarılı ve hoşgörüsüz Şiî hükümdar" idi. Görünen o ki, Sünni İslam'ın tamamen yok edilmesini amaçladı ve o bu hedefe, üzerinde hakim olduğu topraklarda büyük ölçüde ulaştı. Sünnilere olan nefreti sınır tanımıyordu ve zulmü acımasızdı.[9] İlk üç halifenin lanetlenmesini, Sünni tasavvufçuların mülklerinin ele geçirilmesini ve Sünni ulemanın ise ya Şiiliğe geçmelerini ya öldürülmelerini ya da sürgüne gönderilmelerini emretti. Şiî ulema Şiileştirme faaliyetleri için başka bölgelerden İran'a getirildi.[10]

İsmail'in İran'ı Şiileştirme nedenleri

  • İsmail ve takipçilerinin bu kadar şiddetli bir Şiileştirme politikası izlemesinin başlıca nedenlerinden biri, Safevi topraklarının komşusu olan rekabet halindeki askeri ve siyasi düşmanı, iki Sünni Türk devleti Osmanlı İmparatorluğu ve Şeybânîler ile karşılaştırıldığında mümkün olduğunca farklı ve eşsiz bir kimlikte var olmaktı.[11][12][13]
  • Safeviler Osmanlılarla uzun süren bir mücadeleyle meşguldü ve bu mücadele, Safevîleri, Sünni ülkeler arasında Osmanlı tehdidine ve İran'da beşinci kol ihtimaline karşı daha tutarlı bir İran kimliğini yaratmaya itti.[14]
  • Şiileştirme, devletin ve kurumlarının sadık kalacağı bir bölge inşa etme sürecinin bir parçasıydı ve böylece devletin ve kurumlarının egemenliğini tüm bölge boyunca yayabilmesi sağlanacaktı.[15]

İran'ı Şiileştirme yöntemleri

Şah İsmail ülkesindeki egemenliğini pekiştirdikten sonra çoğunluğu Sünni olan nüfusu Şiiliğe dönüştürerek İran'ın dini manzarasını değiştirmek için kapsamlı ve bazen acımasız bir mücadele başlattı.[16] Şiileştirme metotları şunlardır:

  • Şiiliği devlet haline, halk için zorunlu hale getirmek ve İranlı Sünni sufileri zorla Şiiliğe dönmeyi kabul ettirmek.[17][18][19]
  • Dini kurum ve kuruluşların denetlenmesinden sorumlu olan Sadr (reis) müessesesini yeniden başlattı. İran'ı Şii bir devlete dönüştürmek için Sadr'a İsnâaşeriyye doktrinini yayma görevi verildi.[20]
  • Sünni camilerini yıktı. 1511-12 yıllarında İran'ı ziyaret eden Portekiz'in Portekiz büyükelçisi Tomé Pires da, İsmail'e atıfta bulunarak "O, kiliselerimizi yeniliyor, Muhammed'i takip eden bütün Müslümanların evlerini yok ediyor..."[21]
  • İlk üç halifeye bütün camilerden gaspçı oldukları için küfür edilmesini söyledi ve Sünni tarikatları dağıtıp varlıklarını ele geçirdi, Şii türbelerini, kurumlarını ve dini sanatı geliştirmek için devlet himayesi sağladı ve Sünni alim yerine Şii alim ithal etti.[22][23][24]
  • Sünni kanı döktü ve Sünnilerin mezarlarını ve camilerini yok edip hakaret etti. Bu sebeple, Osmanlı Padişahı II. Bayezid tavsiye ve nasihat ederek genç hükümdardan Sünni karşıtı eylemleri durdurmasını istedi. Bununla birlikte, İsmail şiddetle Sünni karşıtıydı, Sultan'ın uyarılarını görmezden geldi ve Şii inancını kılıçla yaymaya devam etti.[25][26]
  • İnatla karşı koyan Sünnilere zulmederek tutukladı veya idam etti.[27][28]
  • Safevi hükümdarlığının kurulmasıyla, Halife Ömer'in öldürülmesini kutlamak için bayram yapıldı. Günün en önemli noktası, Ömer'e lanet ve hakaret edilmesi ve nihayetinde sembolik bir şekilde yakılmasıydı. Bununla birlikte, İran ve Sünni ülkeler arasındaki ilişkiler geliştikçe, bayram artık kutlanmadı (en azından resmen).[29]
  • 1501 yılında İsmail, İran'ın dışında yaşayan Şiileri İran'a çağırdı ve Sünni çoğunluktan korunmaları için önlem aldı.[30]
Remove ads

Kaynakça

Loading related searches...

Wikiwand - on

Seamless Wikipedia browsing. On steroids.

Remove ads