bring

İngilizce

Eylem

bring

bring eyleminin çekimi

yalın	to bring
geniş zaman 3. tekil şahıs	brings
şimdiki zaman ortacı	bringing
basit geçmiş zaman	brought
geçmiş zaman ortacı	brought

Söyleniş

IPA: /ˈbɹɪŋ/

(ayrıca ABD) IPA: /ˈbɹiːŋ/

1. getirmek

   Waiter, please bring me a single malt whiskey.

2. yol açmak

   The new company director brought a fresh perspective on sales and marketing.

3. sağlamak

   What does coal bring per ton?

Köken

(Ana Hint-Avrupa dili): *bhrenk → (Proto-Cermence): *bringaną → (Eski İngilizce): bringan → (Orta İngilizce): bringen

Ad

bring (çoğulu brings)

1. telefon çalma sesi

Köken

Yansıma sözcük

Zazaca

Ad

bring n

1. (coğrafya) çorak