En İyi Sorular
Zaman Çizelgesi
Sohbet
Bakış Açıları
like
Vikisözlük'ten, özgür sözlükten
Remove ads
| Ayrıca bakınız: -like, Like, lǐkē, lìkè, liké |
İngilizce
Söyleniş
Köken 1
Orta İngilizce liken, o da Eski İngilizce līcian, o da Proto-Cermence *līkijaną, *līkāną, o da Ana Hint-Avrupa dili *līg-.
Eylem
like
- beğenmek
- He liked to have been too late. — Çok geç kalmayı seviyordu.
- hoşlanmak
- I really like Sandra but don't know how to tell her. — Sandra'yı gerçekten seviyorum ama ona nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum.
- sevmek
- I like hamburgers; I like skiing in winter; I like the Seattle Mariners this season. — Hamburger severim; Kışın kayak yapmayı severim; Bu sezon Seattle Mariners'leri severim.
Edat
like
- gibi
- They were like brothers. — Erkek kardeşler gibi idiler.
Ön ad
Köken 2
Eski İngilizce ġelīċ.
Ad
like (çoğulu likes)
- beğenilen
- Tell me your likes and dislikes. — Bana beğendiklerini ve beğenmediklerini söyle.
- sevilen şey
- tür
- There were bowls full of sweets, chocolates and the like. — Tatlılar, çikolatalar ve türleriyle dolu kâseler vardı.
Eş anlamlılar
- (gibi): for example
- (resmî: mesela): such as
Bağlaç
like
Belirteç
like
Remove ads
Wikiwand - on
Seamless Wikipedia browsing. On steroids.
Remove ads