En İyi Sorular
Zaman Çizelgesi
Sohbet
Bakış Açıları
taze
Vikisözlük'ten, özgür sözlükten
Remove ads
| Ayrıca bakınız: täze |
Türkçe
Köken
Ad
taze (belirtme hâli tazeyi, çoğulu tazeler)
Çeviriler
Ön ad
taze (karşılaştırma daha taze, üstünlük en taze) taze
- bozulmamış, bayatlamamış olan
- Beyaz peyniri, ekmeğin taze kabuğuna sarıp ağzıma sokuyorum. - Yusuf Ziya Ortaç
- dinç, yıpranmamış, yorulmamış
- Yüzü taze, taravetli ve güzeldi. - Memduh Şevket Esendal
- kuru olmayan, körpe, kuru karşıtı
- Ağaçların taze yaprakları akşamın serinliğini emiyormuş gibi duruyordu. - Memduh Şevket Esendal
- (mecaz) yeni, zamanı geçmemiş
- Orada okuduğum en taze havadis yirmi beş, otuz günlüktü. - Halikarnas Balıkçısı
Çeviriler
Kaynakça
- Türk Dil Kurumuna göre "taze" maddesi
Atasözleri
Remove ads
Wikiwand - on
Seamless Wikipedia browsing. On steroids.
Remove ads