En İyi Sorular
Zaman Çizelgesi
Sohbet
Bakış Açıları

Osho

Hint mistik guru ve spiritüel (1931–1990) Vikisöz'den, özgür alıntılar derlemesinden

Remove ads
Osho
Doğum tarihi 11 Aralık 1931
Doğum yeri Udaipura
Ölüm tarihi 19 Ocak 1990
Ölüm yeri Pune
Vikipedi maddesi
Vikiveri öğesi

Osho (11 Aralık 1931 – 19 Ocak 1990), doğum adı Chandra Mohan Jain, 1960'larda Acharya Rajneesh; 1970'lerde Bhagwan Shree Rajneesh ve 1989'dan sonra Osho adı bilinen Hint mistik, guru ve içsel öğretici.

Remove ads

Sözleri

  • Aşk öyle derin bir ihtiyaçtır ki onsuz yaşayamazsınız; ya kendisi ya da yedeğini ararsınız. Yedek sahte olabilir ama en azından bir süreliğine aşık olduğunuz hissine kapılabilirsin. Sahtesi bile keyiflidir. Eninde sonunda sahte olduğunun farkına varırsın; o zaman sahte aşkı gerçeğine dönüştüremezsin, o zaman sevgili değiştirirsin. İki olasılık var; bu aşkın sahte olduğunu anladığında kendini değiştirebilirsin, sahte aşkı bırakıp gerçek bir aşığa dönüşebilirsin. Diğer olasılık ise sevgilini değiştirmektir. Aklın seçtiği yol budur.
  • Ayrılık kaçınılmaz bir sondur, kimse istemez ama gereklidir. Çünkü hayat olduğu gibidir; olması gerektiği gibi değil.
  • Basit olan ego için cazip değildir, basit olan egonun ölümü demektir.
  • Bazen gökyüzünde siyah bulutlar olur; gökyüzü bu siyah bulutlar yüzünden değişmez. Ve bazen beyaz bulutlarda olur ve gökyüzü bu beyaz bulutlar yüzünden de değişmez. Bulutlar gelirler ve giderler gökyüzü baki kalır. Sen gökyüzüsün ve düşüncelerde bulutlardır. Eğer düşüncelerini titizlikle izlersen, eğer onları kaçırmazsan, eğer onlara doğrudan bakarsan ilk şey bunu anlamak olacaktır ve bu çok büyük bir anlayıştır. Bu senin aydınlanmanın başlangıcıdır. Artık sen uykuda değilsin, artık gelip giden bulutlarla özdeş değilsin, artık sonsuza dek baki kalacağını biliyorsun. Tüm kaygı yok olur.
  • Ben hiç vazgeçme sözcüğünü kullanmam. Ben, sevinç içinde hayatın, sevginin, meditasyonun, dünyanın güzelliklerinin, varoluşun sonsuz mutluluğunun tadını çıkart diyorum; her şeyin tadını çıkart. Dünyevi olanı kutsala dönüştür. Bu kıyıyı öteki kıyıya dönüştür, yeryüzünü cennete dönüştür. Ve sonrasında dolaylı olarak bir nevi vazgeçiş gerçekleşir. Ama bu olur, sen yapmazsın. Bu bir eylem değil, oluştur. Aptallığından vazgeçmeye başlarsın; pislikten vazgeçmeye başlarsın. Anlamsız ilişkilerden vazgeçersin. Varlığını doyurmayan işlerden vazgeçmeye başlarsın. Gelişmenin mümkün olmadığı yerlerden vazgeçersin. Fakat ben onu vazgeçiş olarak adlandırmıyorum, ben ona anlayış, farkındalık diyorum. Şayet elinde elmas olduğunu düşündüğün taşları taşıyorsan sana taşlardan vazgeç demeyeceğim. Ben sadece, "Dikkat kesil ve tekrar bak! "diyeceğim. Sen kendi kendine onların elmas olmadığını görürsen onlardan vazgeçmene gerek var mı? Onlar kendiliğinden ellerinden düşüverecektir. Aslında hâlâ onları taşımak isteyecek olursan büyük bir gayret sarf etmen gerekecek. Hâlâ onları taşımak istersen büyük bir irade göstermen gerekecek. Fakat bir kez onların değersiz, anlamsız olduğunu gördükten sonra onları fazla uzun süre taşıyamayacaksın; onları fırlatıp atacaksın. Ve bir kez ellerin boş kaldığında, gerçek hazineleri arayabilirsin. Ve gerçek hazineler gelecekte değildir. Gerçek hazineler tam şimdi, buradadır.
  • Ben senin hem Zorba hem de Gautama olmanı isterim, ama aynı anda. Birinden birini seçmen gerekmez. Zorba dünyayı temsil eder; tüm çiçekleri, yeşillikleri, dağları, ırmakları ve okyanuslarıyla… Buda ise gökyüzünü temsil eder; tüm yıldızları, bulutları ve gökkuşaklarıyla… Dünya olmadığında gökyüzünün bir anlamı olmaz. Gökyüzü dünya olmadan gülemez. Gökyüzü olmadığında dünya ölü olur. İkisini bir araya getirin, orada varlığın dansı başlar. Dünya ve gökyüzü birlikte dans eder, ve orada bir kahkaha oluşur. Neşe vardır, kutlama vardır.
  • Bir maske taktığını fark ettiğin anda, o maske düşmeye başlamıştır zaten.[1]
  • Birisinin hatası için kendini cezalandırmak aptalcadır.
  • Bu beni kritik eden kişiler benim düşmanım olmayacaklardır; benim de eleştirdiğim kişilerin düşmanı olmayacağım gibi. Aydınlanmış ustaların işi anlamak zorunda olmalarıdır.
  • Bu iyi ya da bu kötü deme. Bütün çıkarımları uzaklaştır. Her şeyi oldukları gibi kabul et.
  • Bugün, mevcut olan her şeydir; şimdi senin var olduğun, her zaman var olacağın yegâne zamandır. Yaşamak istersen ya şimdi olacaktır ya da asla olmayacaktır.
  • Dünya bir gök kuşağı, zihin bir prizma ve varlık ise beyaz bir ışındır.
  • Ego toplumun yaratmış olduğu ve senin bu sayede oyuncakla oynamaya devam edebildiğin ve asla gerçek şeyi sormadığın bir kandırmacadır.
  • Ego bir buzdağıdır. Onu erit. Onu derin sevginin içinde erit, böylelikle o kaybolsun ve sen okyanusun parçası haline gel.
  • Etrafımızda olup bitenlere kesin bir dikkatsizlik gösterir halde yaşayıp gidiyoruz. Evet, bir şeyleri yapma konusunda oldukça yetkinleştik. Yapmakta olduğumuz şeyleri yapmakta o kadar yetkinleştik ki, onu yapmak için hiçbir farkındalığa ihtiyaç kalmadı. Mekanik, otomatik hale geldi. Robotlar gibi işliyoruz. Henüz insan olmadık; makineyiz.
  • Farkındalık, anda olan her şeyin tam bir bilinçlilikle gerçekleşiyor olması anlamına gelir; sen orada mevcutsun. Kızgınlık gerçekleşirken sen orada mevcut olursan kızgınlık oluşamaz. O sadece sen derin uykudayken gerçekleşebilir. Sen orada olursan varlığında hemen bir dönüşüm olmaya başlar çünkü sen oradaysan, farkındaysan pek çok şey mümkün değildir. Günah denilen tüm şeyler sen farkındaysan mümkün değildir. Dolayısıyla, gerçekte sadece tek bir günah vardır o da farkında olmamaktır.
  • Geçmiş, insanda bir bölünme yarattı. Her insanın içinde sürekli devam eden bir sivil savaş vardır. Eğer huzurlu hissetmiyorsan, bunun sebebi kişisel değildir. Hastalık toplumsaldır.
  • Gerçek disipline sahip bir adam asla biriktirmez; her an öğrendiği şeyin öldüğünü hisseder ve tekrar bilgisiz olur. Bu bilgisizlik ışık saçar.
  • Gerçeklikte bölünmüş değilsin. Gerçeklikte sen ahenk içerisindeki bir bütünsün. Ama bir bütün olmadığını düşünmeye şartlandırılmışsındır. Ve eğer tinsel bir varlık olmak istersen, bedeninle savaşman gerektiği öğretilmiştir. Bedenini fethetmek, onu yenmek, yok etmek... Mümkün olan her yöntemle ona işkence etmen gerekir.
  • Hayat küçük şeylerden oluşur. Eğer sen seversen büyük olurlar.
  • Hayat öylesine bir gizemdir ki onu kimse anlayamaz ve kim onu anladığını iddia ederse o sadece bilgisizdir. O ne dediğini bilmiyordur, o ne saçmaladığını bilmiyordur. Eğer sen bilge isen anlayacağın ilk şey şudur: Hayat anlaşılamaz.
  • Hayatın hedefi özgürlüktür. Özgürlük olmadan hayatın anlamı yoktur. Özgürlük politik, sosyal ya da ekonomik özgürlük anlamına gelmez. Özgürlük zamandan, zihinden, arzudan özgür olmaktır. Zihnin varolmadığı anda evrenle bir olursun; evren kadar sınırsız ol.
  • Her şeye bireysellik getir. Taklit etmek, hayatı ıskalamaktır. Taklitçi olmak nevrotik olmaktır. Bu dünyada aklı başında olmanın tek yolu, bireysel, özgün olmaktır. Kendine özgü ol.[2]
  • Hiçbir şeyi ayıplama. Aksine, onu kullan. Herhangi bir şeye karşı olma. Nasıl kullanılabileceğinin ve dönüştürülebileceğinin yollarını ara.
  • İngilizcedeki karşılığı “animal” olan bu hayvan kelimesi kötü bir şey değil; “anima” kökünden geliyor. Tek anlamı var: Canlı olmak. Canlı olan herhangi bir kimse hayvandır. Ama insana hep şöyle dendi : “Sen hayvan değilsin; hayvanlar senden çok daha aşağıda. Sen insansın.” Sahte bir üstünlük duygusu aşılandı sana. İşin gerçeği, varoluşta üstünlük ya da aşağılık yoktur. Varoluş için her şey eşittir; ağaçlar, kuşlar, hayvanlar, insanlar. Varoluşta her şey olduğu gibi kabul edilir, aşağılama yoktur.[3]
  • İngilizce’si “sin” olan günah sözcüğünün orijinali kaçırmak anlamına gelir. Yanlış bir şey yapmak anlamına gelmez; kaçırmak, orada olmamak anlamına gelir. “Sin” sözcüğünün İbranice’deki kökü “miss” (kaçırmak) anlamına gelir. Bu bazı İngilizce sözcüklerde geçer: “misconduct, (zina, ahlaksızlık, görevi kötüye kullanmak) misbehavior (terbiyesizlik, kötü davranış)” Kaçırmak, orada olmamak demektir, bir şeyi kendini tam vermeden yapmaktır; tek günah budur. Ya tek erdem? Bir şey yaparken tamamıyla dikkatlisin; Gurdjieff’in kendini-anımsamak dediği şey, Buda’nın doğru şekilde dikkatli dediği şey, Krishnamurti’nin farkındalık dediği şey, Kabir’in surati dediği şey budur.

[4]

  • İnsan hakkında anlaşılması gereken en önemli şeylerden birisi onun uykuda olduğudur. O kendisinin uyanık olduğunu düşünse bile öyle değildir. Onun uyanıklığı çok kırılgandır; onun uyanıklığı o kadar zayıftır ki, önemsenmeye bile değmez. Onun uyanıklığı sadece güzel bir isimdir ama tamamen bomboştur.
  • İnsan anlamaya çalışacağına baskı kurar, ilişki kuracağına manipüle eder çünkü birisiyle ilişki kurmak büyük bir anlayış gerektirir.
  • İnsanın yeryüzündeki en zayıf hayvan olduğu kabul edilmek zorundadır. Ve onun bütün davranışlarının, bütün aidiyetlerinin, gruplaşmalarının temeli budur. O kendisinden daha büyük bir şeyin parçası olmak zorundadır; ancak o zaman kendisini güvende hisseder.
  • İnsanlar bir şeyi anlamadıkları anda onu yanlış anlamaya başlarlar. Yanlış anlamaları bilgisizliklerini gizleme yöntemleridir.
  • İnsanlar tekrar tekrar mutsuzluklarını anlatıp duruyorlar. Hatta abartıyorlar bile, süslüyorlar, büyütüyorlar. Olduğundan daha kötüymüş gibi gösteriyorlar. Neden? Riske atacak hiçbir şeyin yok. Ama insanlar bilinene tanıdık olana yapışıp kalıyorlar. Tek bildikleri mutsuzluk bu onların hayatı. Kaybedecek bir şey yok ama kaybetmekten de çok korkuyorlar.
  • Kalbin yolu güzeldir ama tehlikelidir. Zihnin yolu sıradandır ama güvenlidir.
  • Kendi deneyimine dayalı olmayan her şeyi sadece bir varsayım olarak kabul et.
  • Sakın unutma, ne zaman karşına bir seçenek çıksa, bilinmeyeni, riskli olan, tehlikeli ve güvencesiz olanı seç. Hiçbir zaman zarara uğramazsın.
  • Sana diyorum ki hayat bir hapishane değil, o bir ceza değil. O bir ödül ve o sadece onu hak edenlere, onu kazananlara verilir. Artık keyif almak senin hakkın; şayet zevk almazsan bir günah işlemiş olacaksın. Onu güzelleştirmezsen, onu bulduğun gibi bırakırsan varoluşa karşı gelmiş olacaksın. Hayır, onu biraz daha mutlu, daha bir hoş kokulu halde bırak...
  • Sadece şefkat iyileştiricidir, çünkü insanın içindeki tüm hastalıklar sevginin eksikliğinden kaynaklanır.
  • Sefalet bir bilinçsizlik halidir. Sefil durumdayız çünkü ne yaptığımızın, ne düşündüğümüzün, ne hissettiğimizin farkında değiliz; bu yüzden her an kendimizle çatışma halindeyiz. Eylem bir yönde giderken düşünce diğerinde gider, hisler ise bambaşka bir yere. Sürekli bölünüyoruz ve giderek daha çok parçalara ayrılıyoruz. Sefalet budur; bütünlüğümüzü, birlikteliğimizi yitiriyoruz. Tamamıyla merkezsiz kalıyoruz; sadece çeper.
  • Tantra yüce bir evet deyicidir; o her şeye evet der.
  • Topluma mutlak şekilde teslim olmak, bütünüyle onun esiri olmak gerekir. Toplum ancak o zaman —yalnızca kölelere, ruhsal olarak intihar etmiş kimselere— saygı duyar.
  • Toplumun stratejisi sizi birbirine düşman iki kampa bölmektir. İçinde hem Yunanların Zorbası, hem Buda’nın Gautama’sı yaşar. Biri maddiyatçıdır, diğeri tinselliğe önem verir.
  • Uluslar bireyleri ulus adına kurban ediyor; ve "ulus" sadece bir laftır. Haritanın üzerine çizdiğin çizgiler yeryüzünde hiçbir yerde yoktur. Onlar sadece senin oyunundur. Fakat haritanın üzerine çizmiş olduğun bu çizgiler için savaşmak adına milyonlarca insan ölmüştür; gerçek insanlar gerçek olmayan çizgiler için ölüyor. Ve sen onları kahraman yapıyorsun, ulusal kahramanlar yapıyorsun!
  • Unutma, kafa bir köle olarak çok güzel bir köledir. Çok işine yarar. Ama bir sahip olarak tehlikelidir ve bütün hayatını zehirler.
  • Ve sana söylüyorum; gidecek hiçbir yol yok. Her şey bu anda. Bütün varoluş, bu anda toplanmıştır. Bu anın içine sığar. Bütün varoluş, yaşadığın anda akmaktadır. Hepsi bu.
  • Yaratıcılık varoluştaki en büyük isyandır. Eğer yaratmak istiyorsan, bütün şartlanmalardan kurtulmak zorundasın. Aksi halde yaratıcılığın kopya çekmekten başka bir işe yaramaz.
  • Yaşam kendi içinde anlamlı değildir. Boş bir tuval gibidir. Anlamın yaşamın içinde yaratılması gerekir; anlam önceden verilmez. Sana özgürlük verilir, yaratıcılık verilir, sana yaşam verilir. Anlam yaratmak için gerekli olan her şey verilir. Anlamı oluşturan temel unsurların hepsi verilir ama anlam verilmez. Anlamı sen yaratmak zorundasın. Üzerine bir resim yap.[5]
  • Zekâ elde edilen bir şey değildir, o doğuştandır, o öze aittir, o hayatın yapıtaşıdır.
  • Zeki bir insan risk alır. O alttan alacağına ölmeye razıdır. Elbette gereksiz şeyler için kavga etmeyecektir, o öze ilişkin olmayan şeyler için kavga etmeyecektir ancak esas şeyler söz konusu olduğunda boyun eğmeyecektir.
  • Zihin tıpkı kalabalık gibidir; düşünceler bireylerdir. Ve düşünceler sürekli orada oldukları için sürecin maddi olduğunu düşünüyorsun. Her bir düşünceyi bırak ve en sonunda hiçbir şey kalmaz. Zihin diye bir şey yoktur, sadece düşünce vardır.
  • Zihninizin altında ezilirseniz deli, onu aşabilirseniz mistik olursunuz.
Remove ads

Kaynakça

  1. Osho, Zen Yolu, Okyanus Yayınları, s.47.
  2. Osho, Tantra, Butik Yayıncılık - 1. Basım, 2013, s.142.
  3. Osho - Yakınlık
  4. Osho - Tantra: Yüce Anlayış
  5. Yaşam, Sevgi, Kahkaha, Osho, Butik Yayıncılık, Arka kapak tanıtım yazısından

Dış bağlantılar

Konuyla ilgili diğer Wikimedia sayfaları:

Vikipedi'de Osho ile ilgili ansiklopedik bilgi bulunmaktadır.

Loading related searches...

Wikiwand - on

Seamless Wikipedia browsing. On steroids.

Remove ads