İslamcılık
Politik bir akım / From Wikipedia, the free encyclopedia
İslamcılık (siyasal İslam ya da İslami köktencilik),[1] modern devlet ve devletçiklerin anayasal, ekonomik ve yargısal olarak, bu kesimde canlanma ya da otantikliğe dönüş olarak algılanan İslami uygulamalarla yeniden kurulması gerektiğini öne süren siyasi ideolojidir.[2][3][4][5] Bu akımlardaki hakim anlayış Emr-i bi'l ma'rûf ve nehy-i anil münker'in yerine getirilmesidir.[6][7] Siyasal İslam'ın Seyyid Kutub ve Mevdudî gibi köktendinci öncüleri "Allah'ın sistemi" olarak gördükleri şeriata dayanmayan güç sahipleri olarak tanımladıkları tağuta isyanı tevhidin ön şartı olarak sundular.[8]
İslamcı ideolojiler, devlet gücünü kullanarak toplumu dönüştürmeyi savunan devrimciler olarak ortaya çıkabileceği gibi tabandan gelen sosyal ve politik aktivizm ile İslamlaşmayı seçen reformistler de olabilirler.[9]
İslamcılar şeriatın uygulanmasını, pan-İslamcı siyasi birliği,[10] İslam devletlerinin yaratılmasını[11] veya Müslüman dünyasında İslam'la bağdaşmadığına ve sömürgeciliğin yeni bir biçimi olduğuna inandıkları, Batılı veya evrensel ekonomik, askeri, siyasi, sosyal veya kültürel nitelikteki Müslüman olmayan etkilerin tamamen ortadan kaldırılmasını vurgularlar.
Graham E. Fuller gibi bazı analistler bunu, "Müslümanların kimlik, özgünlük, daha geniş bölgeselcilik, canlanma ve toplumun yeniden canlandırılmasını içeren bir kimlik siyaseti olarak tanımlıyorlar.[12]
Batılı kitle iletişim araçları tarafından kullanıldığında şiddet taktikleri, insan hakları ihlalleri ve siyasi aşırılık çağrışımları yaptığına inanılan terim İslamcılar tarafından benimsenmez.[1] Bazı yazarlar "İslami aktivizm" terimini tercih ederken, Raşid Gannuşi[13] gibi İslamcı figürler "İslami hareket" terimini tercih ederler.[14]
20. yüzyıl İslamcılığının merkezi ve önde gelen isimleri arasında Reşid Rıza,[15] Hassan el-Benna, Seyyid Kutub, Abul A'la Mevdudi,[16] Hasan et-Turabi,[17] ve Humeyni gibi isimler yer alıyor. Müslüman Kardeşler ve birçok İslamcı hareket, devrimci yollardan ziyade barışçıl süreçlerle kendi amaçlarını gerçekleştirmeye isteklidir.[18] Kutub ve diğerleri açıkça şiddet çağrısında bulundu ve takipçileri İslami aşırılık yanlıları olarak kabul edildiler. Ancak Kutub masumların öldürülmesini de kınadı.[19]
Robin Wright'a göre, İslamcı hareketlerin "modern devletlerin bağımsızlığını kazanmasından bu yana Orta Doğu'yu herhangi bir eğilimden daha fazla değiştirdiği", "siyaseti ve hatta sınırları" yeniden tanımladığı görüşünde.[20] Arap Baharı'nın ardından, bazı İslamcı akımlar demokratik siyasete yoğun bir şekilde dahil olurken,[20][21] Irak ve Şam İslam Devleti gibi diğerleri bugüne kadarki "en saldırgan ve hırslı İslamcı milisleri" ortaya çıkardı.[20]
İslamcılık, hem kamusal hem de akademik bağlamda anlamı tartışılan bir kavramdır.[22] Terim, kamusal ve siyasi hayatın İslami ilkeler tarafından yönlendirilmesi gerektiğini savunan çeşitli sosyal ve siyasi aktivizm biçimlerine atıfta bulunabilir.[22][23]
Akademik kullanımda İslamcılık, "hangi İslami düzen" veya "şeriat vizyonu"nun savunulduğu veya savunucuların amaçlarını gerçekleştirme yöntemlerini belirtmez.[24]