En İyi Sorular
Zaman Çizelgesi
Sohbet
Bakış Açıları

Talat Aydemir

Türk asker Vikipedi'den, özgür ansiklopediden

Remove ads

Ahmet Talât Aydemir (1917, Söğüt - 5 Temmuz 1964, Altındağ), Türk asker. 22 Şubat 1962 ve 20 Mayıs 1963'te iki başarısız askerî darbe girişimine önderlik etmiştir.

Pratik Bilgiler Talât Aydemir TOP.1939-94, Doğum ...
Remove ads

Yaşamı

Özetle
Bakış açısı

1939 yılında Harp Okulundan topçu asteğmen rütbesiyle mezun oldu. 1954 yılında Kara Harp Akademisini bitirerek kurmay subay oldu. 1956-1959 yılları arasında Demokrat Parti iktidarına karşı darbe yapmak için örgütlenen cuntada çalıştı. 1959 yılında Güney Kore'ye gitti. Haziran 1960'a kadar Güney Kore'de kaldığı için 27 Mayıs Darbesi'ne katılamadı. Yurda dönünce Millî Birlik Komitesine giremedi. Bu da MBK'ye kişisel kırgınlık duymasına neden oldu. Kore dönüşünde kurmay albay rütbesindeyken önemli bir görev olan Kara Harp Okulu komutanlığına atandı. 27 Mayısçıların, Ondörtler'i de içeren "radikal" kesimi içinde yer alıyordu. Bu kesimde oturmuş bir düşünce birliği olmamakla birlikte askerî yönetimin sürmesi, otoriter reformculuk, parlamentarizmi küçük görme gibi asgari müştereklerde birleşiliyordu. 1960'ın sonunda MBK'nin "ılımlı" kanadı "radikal" kanadı tasfiye etti ama MBK içinde olmayan Aydemir bu gelişmeden etkilenmedi. Kendisiyle beraber hareket edenlerin çoğu albay olduğu için Aydemir'e ''Albaylar Cuntasının başı" deniyordu.

15 Ekim 1961'de seçimlerin yapılmasından sonra, ordu içindeki hoşnutsuzluklar arttı. Kendilerine Silahlı Kuvvetler Birliği (SKB) adını veren bir grup subay; 21 Ekim'de seçimler, siyasal partiler ve MBK'nin feshini öngören bir protokol imzaladı. 27 Mayıs'ın hedefine ulaşamadığı, koalisyon hükûmetlerinin gerekli reformları yapamayacağı, bu nedenle yeni bir müdahalenin gerekli olduğu düşüncesindeki Aydemir grubu ile SKB arasında belirli bir ilişki vardı.

Protokolde sözü edilen müdahale çeşitli gelişmeler sonucu meydana gelmemekle birlikte ordu içindeki hoşnutsuzluk sürüyordu. İsmet İnönü başkanlığında kurulan hükûmet, bir darbe girişimini önlemek amacıyla aralarında Aydemir'in de bulunduğu bir grup subayı başka yerlere atadı. Bunun üzerine Aydemir, yapılan atama ve tutuklamalara karşı Ankara'daki askerî birliklerin bir bölümünün katılmasıyla 22 Şubat 1962'de bir darbe düzenledi. Ama ordu, İsmet İnönü'nün yanında yer alınca yalnız kalan Aydemir, Hükûmetle anlaşarak teslim oldu. Bu anlaşma uyarınca 22 Şubatçılar yargılanmadılar, yalnızca emekliye ayrıldılar.

9 Temmuz 1962'de "kanunun suç saydığı bir cürmü övdüğü" iddiasıyla tutuklandı. 18 Temmuz'da tahliye edildi.[1]

Aydemir bundan sonra da darbeci etkinliklerini sürdürdü. 20 Mayıs 1963'te, Anayasa'da öngörülen reformların yerine getirilmediği gerekçesiyle Kara Harp Okulunun katılmasıyla ikinci darbe girişiminde bulundu. Bu girişim de İnönü'nün direnişiyle bastırıldı. Bu ikinci girişimin sonunda başarısız olacağını anlayınca Aydemir, Hava Kuvvetleri jetlerince resmen kuşatılmış olan Kara Harp Okulundan yanında kendisine sadık bir grup öğrenciyle kaçmayı başardı. Ancak hemen kısa bir sonra bir arkadaşının evindeyken, güvenlik güçlerince yakalanıp ve karakola götürüldü. Tutuklu olarak karakolda beklerken bir polis ona "Kurtulursanız ne yapacaksınız?" diye sorduğunda, Aydemir "İlk fırsatta bir yenisini deneyeceğim" cevabını verdi.[2]

Remove ads

Yargılanması ve infazı

Özetle
Bakış açısı

Aydemir; birçok subay, Kara Harp Okulu öğrencileri ve Ondörtler'den bazılarıyla birlikte yargılandı. Yapılan yargılamadan sonra 5 Eylül 1963'te Süvari Binbaşı Fethi Gürcan ile birlikte "anayasayı tadil ve tağyire teşebbüs" suçundan idama mahkûm edildi.[3] TBMM'nin de kararı onaylaması üzerine idam cezası, 11 Mart 1964 tarihinde kesinlik kazandı. 27 Haziran 1964 günü sabaha karşı hücresinden alınarak infaz için cezaevi müdürünün odasına getirildi ise de avukatının yaptığı bir son dakika başvurusu ile infaz ertelendi.

Ancak bu son hukuki girişimlerin de etkisiz kalmasının ardından 5 Temmuz 1964 günü Ankara Merkez Cezaevi'nde, yakasında Harbiye rozeti bulunan kazağının üstüne infaz gömleği giydirilerek idam sehpasına götürüldü. Kendisinin idamını gerçekleştirmek için görevlendirilen cellatı "Kendi işimi kendi görürüm!" diyip engelleyerek kendisi sehpaya çıktı ve "Memleket için hayırlı olsun!" diye bağırarak sandalyeyi tekmeledi.[2]

Kimilerine göre Aydemir'in infazının ertelenip Aydemir'in Binbaşı Gürcan'ın asılmasından bir hafta sonra asılmasının nedeni, Gürcan'ın infazına karşılık askerlerin nasıl tepki vereceklerini görmekti.[4]

Ölümünden uzun bir süre sonra açılan vasiyetnamesinde, bir zamanlar komutanı olduğu Kara Harp Okulu'na defnedilmeyi ve mezar taşına yalnızca iki kelimenin, "Harbiyeli Aldanmaz" sözünün yazılmasını istediği görülmüştür.[2] Ancak bu isteği yerine getirilmedi. Kabri şu anda Cebeci Asri Mezarlığı'nda bulunmaktadır.

Thumb
Talat Aydemir'in Cebeci Asri Mezarlığı'ndaki kabri

Talat Aydemir'in asılmadan önce cezaevindeyken son okuduğu kitap Fransız devrimci yazar Gracchus Babeuf'un Devrimci Yazılar adlı kitabıdır. Asıldıktan sonra Aydemir'in hücresinde bulunan kitabın sonuna, Aydemir'in "Şu anda taşıdığım hisleri, kaç yüz sene evvel taşımış, hayret ediyorum. Ne kadar benzerlik var, şaşıyorum." yazdığı görülmüştür. Bu olaydan sonra kitap, Türkiye'de yasaklanmıştır.[4]

Remove ads

Kişişel yaşamı

Şadan Aydemir ile evli olan Talat Aydemir, Tülin ve Metin adı iki çocuk babası idi. Oğlu Metin Aydemir, babası yargılanıp idam edildiğinde Hava Harp Okulunda öğrenciydi. Babasının durumu sebebiyle okuldan atıldı, Danıştaya dava açıp davayı kazanarak okula geri döndü. Sonra kendi isteğiyle okuldan ayrılıp özel sektöre geçti.[4]

Yeni Türkiye Partisi genel başkanı Ekrem Alican'ın ağabeyi Hakkı Alican'ın eşi Fahriye Alican'ın baba bir anne ayrı kardeşidir.[5][6]

Talat Aydemir'in Hatıraları

Özetle
Bakış açısı

Talât Aydemir kendi el yazısıyla, anılarının bir kısmını 27 Mayıs öncesinde diğer kısmını ise Mamak Askeri Cezaevi'nde tutukluyken yazmıştır. Mamak Askeri Cezaevi'ndeyken kaleme geçirmiş olduğu anılarının büyük bir kısmını Binbaşı Gürcan'ın küçük kızının koynuna saklayarak dışarıya çıkarmayı başarabilmiştir. Çünkü ziyaretlerde, askerler sadece Gürcan'ın küçük kızının içeri girmesine izin veriyorlardı.

Cezaevinde son günlerini dava arkadaşlarıyla beraber geçiren Aydemir, burada yazmış olduğu anılarının son kısımlarını arkadaşı Üsteğmen Erol Dinçer'e emanet etmiştir. Ancak Erol Dinçer bu sayfaları dışarı çıkarmayı başaramamıştır. Çünkü Dinçer, bu kendisine emenat edilen sayfaları aldıktan kısa bir süre sonra Mamak Cezaevi'nden Akşehir Cezaevi'ne nakledilmiştir. Ve yanında getirdiği bu sayfaları dışarıya çıkarmanın yollarını ararken, ihbar sonucu kendisine yönelik yapılan aramada askerler sayfaları bulmuştur. Askerler bulunan sayfaları hiçbir zabıt tutmadan gaspetmiş ve sonrasında yok etmiştir.

Ayrıcana Aydemir, infazının gerçekleşeceği Ulucanlar Cezaevi'ne nakledildiğinde burada da idam edilmesinden hemen önce yaşanan son olayları ele alan, başka bir deyişle anılarının en son kısmını kaleme geçirmiştir. Ancak bu son yazmış olduğu 30 sayfalık kısım da infaz gecesi cezaevine gelen sıkıyönetim yetkilileri tarafından alınmıştır. Ve bu sayfalara ne olduğu halen bilinmemektedir.

Talât Aydemir'in anılarının bir bölümü 1965 yılında Akşam gazetesinde yayımlanmış ve hemen sonra Talât Aydemir'in Hatıraları adıyla MAY Yayınları tarafından ilk cildi yayımlanmıştır.[7] Kendi el yazısı ile kaleme aldığı bütün anıları, 2010 yılında Yapı Kredi Yayınları tarafından Hatıratım adıyla yayımlandı.

Remove ads

Kaynakça

  • Büyük Larousse
  • Hatıratım, Talât Aydemir, Yapı Kredi Yayınları

Ayrıca bakınız

Kaynakça

Loading related searches...

Wikiwand - on

Seamless Wikipedia browsing. On steroids.

Remove ads