En İyi Sorular
Zaman Çizelgesi
Sohbet
Bakış Açıları
Hâlidîlik
Nakşibendiyye tarikatının bir kolu Vikipedi'den, özgür ansiklopediden
Remove ads
Halidiyye (Arapça: ٱلْخَالِدِيَّة, romanize: Khalidiyya, Arapça telaffuz: [el-Ḫālidiyya], İslam'ın Sünnîlik mezhebine bağlı bir tarîkat olan Nakşibendîliğin en yaygın kollarından biridir. Kol, adını Kürt İslam âlimi Mevlânâ Halidi Bağdadî'den alır. Türkiye'de etkinlik gösteren Nakşibendî şeyhleri genellikle Halidî'dir.
![]() | Bu maddede birçok sorun bulunmaktadır. Lütfen sayfayı geliştirin veya bu sorunlar konusunda tartışma sayfasında bir yorum yapın.
|

Hâlid'in yetiştirdiği çok sayıda halife aracılığıyla kısa sürede İslam dünyasının farklı bölgelerine yayılmış; Anadolu[1], Kürt bölgeleri[2], Kafkasya[3], İdil-Ural[4], Suriye, Mısır[5] ve Güneydoğu Asya[6]'da önemli etkiler bırakmıştır. Hem dini hem de sosyal yapılar üzerinde derin izler bırakan Halidiyye, Cumhuriyet döneminde tekkelerin kapatılmasından sonra da farklı biçimlerde varlığını sürdürmüştür.[7]
Remove ads
Kurucusu ve İlk Yıllar
19. yüzyıl başlarında Hâlid, özellikle Hindistan'daki Müceddidî[8] gelenekten etkilenmiş[9] ve Halidiyye'yi bu çizgide ihya etmeye çalışmıştır. Vefatından önce vasiyetnâmesinde başhalife olarak Şam'daki halifesi İsmâil el-Enârânî'yi tayin etmiştir[10]; ancak birliğin uzun süre korunması mümkün olmamış ve halifeler farklı coğrafyalarda bağımsız hareket etmişlerdir.
Yayılma Alanları
Özetle
Bakış açısı
Kürt Coğrafyasında Yayılış
Tarikat, Kuzey Irak, Doğu Anadolu ve İran’ın kuzeybatısında Kürt bölgelerinde büyük gelişme göstermiştir. Bu bölgelerdeki Hâlidî şeyhlik makamları genellikle ailevi temellere dayanmış, şeyhlik babadan oğula geçmiştir. Bu aileler zamanla siyasî nüfuz da kazanmışlardır. Osman Sirâceddin et-Tavîlî’nin nesli ve Seyyid Tâhâ-yı Hekkârî’nin kurduğu Nehrî silsilesi bu gruba örnektir.[11]
Kafkasya ve Direniş Hareketleri
19. yüzyılın başlarında Hâlidiyye'nin Kuzey Kafkasya’da tanınmasında, Hâlid el-Bağdâdî’nin halifelerinden İsmâil Sirâceddin Şirvânî’nin önemli rolü olmuştur. Onun telkin ve irşadıyla bu bölgede Has Muhammed Şirvânî[12], Muhammed Yeragî[13] ve Cemâleddin Gazi-Kumukî[14] gibi isimler Hâlidîliği yaymıştır.[15] Bu silsileye bağlı müridlerden Gazi Muhammed, Rusya’nın bölgedeki hâkimiyetine karşı yürütülen mücadelelerin liderliğini üstlenmiştir. Onun ardından Hamza Beg[16][17] ve daha sonra Şeyh Şâmil, dini motivasyonlarla desteklenen uzun soluklu bir direniş hareketi yürütmüş; Şâmil yaklaşık 25 yıl boyunca Kafkasya’da Rus ordularına karşı direnişe öncülük etmiştir.[18] Bu süreçte Hâlidî şeyhlerinin etkisi, sadece manevî alanda değil, aynı zamanda sosyal ve siyasî alanda da hissedilmiştir. 1917'de Çarlık rejiminin yıkılmasının ardından Uzun Hacı ve Hotsolu Necmeddin[19] adlı iki Hâlidî şeyhi önderliğinde Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti kurulmuş,[20] bu yapı 1921'e kadar varlığını sürdürmüştür.[21] Sovyet döneminde ise halk, İslami kimliğini büyük ölçüde bu şeyhlerin rehberliğinde koruyabilmiştir. Hâlidîlerin bu coğrafyada öne çıkan başka bir özelliği de geleneksel örf ve âdetlerin yerine şer‘î kuralların uygulanmasına yönelik gösterdikleri kararlılıktır.[22]
İdil-Ural ve Orta Asya
Halidiyye, İdil-Ural’a Abdullah Mekkî[23]’nin müridi Fethullah b. Safar Ali Minâvüzî[24] aracılığıyla ulaşmıştır. Bu bölgedeki en etkili yayılmacı figürlerden biri, Çistavlı Mehmed Zâkir Efendi olmuştur. Ancak asıl geniş ölçekli yayılma, "mana sultanı" unvanıyla tanınan Zeynullah Resulev sayesinde olmuştur. Buhara'daki Nakşibendî şeyhlerinden icazet almış olan Resulev, 1870 yılında İstanbul'a uğradığında Gümüşhânevî Ahmed Ziyâüddîn'e intisap etmiş ve aldığı icazetle Troitsk şehrinde bir medrese kurarak, hem Tatar ve Başkırt halkı hem de Sibirya ve Kazak Müslümanları arasında tarikatı yaymıştır. Resulev, siyasetten uzak durmuş, kültürel faaliyetlere önem vermiştir. Oğlu ve halifesi Abdurrahman Resulev,[25] 1941 yılında Sovyet yönetimi tarafından Rusya ve Sibirya Müslümanlarının Diyanet işleri başkanlığına[26] getirilmiştir.[27]
Suriye, Mısır ve Lübnan
Suriye'de Halidiyye tarikatı özellikle Şam merkezli olarak gelişmiş ve Hânî ailesi aracılığıyla yaygınlık kazanmıştır. Muhammed el-Hânî[28] ve oğlu Abdülmecîd el-Hânî[29] bu yapının önde gelen isimlerindendir. Ahmed Küftârû[30] gibi bazı halifeler devlet görevlerinde de bulunmuş[31], bazı şeyhler ise İhvân-ı Müslimîn gibi yapılarla ilişki kurmuş ve Suriye iktidarlarına karşı cephe almışlardır.
Mısır'da Halidiyye sınırlı etkiye sahip olmuş, Gümüşhânevî'nin halifesi Türk Mehmed Âşık Efendi ve Mısırlı Cevdet İbrâhim gibi isimler faaliyet göstermiştir. Bu bölgede tanınan sima ise Muhammed Emîn el-Kürdî'dir.[32]
Lübnan'ın Trablus şehri, 19. yüzyıldan itibaren Halidiyye tarikatının önemli merkezlerinden biri haline gelmiştir; bu gelişmede Ahmed b. Süleyman el-Ervâdî[33]'nin faaliyetleri etkili olmuştur.[34]
Güneydoğu Asya
Hâlidiyye tarikatının Güneydoğu Asya'ya yayılmasında,[35] Hâlid el-Bağdâdî'nin Mekke'ye halife olarak gönderdiği Abdullah Mekkî'nin etkisi[36] büyüktür. Onun müridlerinden Sumatralı İsmâil Minangkabavî , 1856 yılında Singapur'a gitmiş, ardından Riau Sultanlığı'nın merkezi Penyengat Adası 'nda Sultan Muhammed Yûsuf'un tarikata intisabını sağlamıştır. Abdullah Mekkî'nin vefatından sonra Mekke'deki halifeleri Yahyâ Dağıstânî[37] ve Süleyman Kırîmî[38], Güneydoğu Asya'dan gelen hacılara[39] tarikat icazeti vermeye devam etmişlerdir. Bu süreçte, Kırımlı Süleyman'ın halifesi olan Süleyman Zühdü'nün Mekke'de kurduğu Cebelikubeys Tekkesi[40] büyük bir üne kavuşmuştur. Özellikle Abdülvehhâb'ın, Sumatra'nın kuzeyinde kurduğu Bâbüsselâm adlı pesantren ile bölgedeki en önemli ilim ve tarikat merkezlerinden biri oluşturulmuştur.[41][42][43]
Remove ads
Anadolu'da Hâlidîlik
Özetle
Bakış açısı
Nakşibendî-Hâlidî tarikatı, Anadolu'da özellikle Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde güçlü bir etkiye sahip olmuştur.
İstanbul’da Hâlidîlik ve Mahmud Can’ın Faaliyetleri
Hâlid el-Bağdâdî'nin halifeleri İstanbul'a gelmeden önce, mürşidi Abdullah Dihlevî'nin[44] halifelerinden olan Hint Mahmud Can[45], Mekke'de bir süre ikamet ettikten sonra İstanbul'a gelerek burada faaliyet göstermiştir. Sultan Abdülmecid'in annesi Bezmiâlem Vâlide Sultan tarafından onun adına Mekke'de bir zâviye inşa ettirilmiştir.[46] Mahmud Can, İstanbul'da Bâlâ Dergâhı[47]'nın şeyhi Şumnulu Ali Efendi[48]'nin mürşidi olmuş, Reîsülkurrâ Abdullah Eyyûbî[49] ve Hattat Kazasker Mustafa İzzet de ondan hilâfet almışlardır. Ancak Mahmud Can'ın İstanbul'daki faaliyetleri uzun sürmemiş, yerini Hâlid el-Bağdâdî'nin gönderdiği halifeler almıştır. Bu süreçte, Üsküdar Alaca Minare Tekkesi[50]'nin şeyhi Abdülfettâh el-Akrî[51] ve Murad Molla Tekkesi'nin şeyhi Ali Tâlib Efendi, Hâlidîlik yolunda yeniden inâbe[52] alarak İstanbul'da tarikatın temsilcileri haline gelmişlerdir.
Hâlidîliğin Osmanlı Bürokrasisindeki Yeri
Hâlidiyye'nin etkisi, Bağdâdî'nin faaliyet gösterdiği Irak ve Suriye'nin Osmanlı Devleti’ne bağlı olması sayesinde İstanbul’da hızlıca yayılmıştır. Bağdâdî’nin ilk İstanbul halifesi olan Muhammed Sâlih, dergâha yalnızca Hâlidîler’i kabul ettiği gerekçesiyle görevden alınmış, yerine Abdülvehhâb es-Sûsî getirilmiştir.[53] Onun da uzaklaştırılmasıyla birlikte İzmirli Ahmed Eğribozî[54] bu göreve tayin edilmiştir. Bu isimler aracılığıyla Hâlidiyye, Osmanlı bürokrasisinde de yer bulmuştur. Mekkîzâde Mustafa Âsım, Mehmed Refik Efendi, Kazasker Mustafa İzzet Efendi, Said Paşa, Gürcü Necib Paşa ve Nâmık Paşa gibi devlet adamları Hâlidîliğe intisap eden isimler arasındadır.[55]
Sürgünler Sonrası Yeniden Yükseliş
Hâlidîliğin İstanbul’da hızla güç kazanması, siyasi nüfuz elde etmeleri üzerine bazı tepkilere yol açmıştır. Hâlet Efendi’nin başını çektiği muhalefetle II. Mahmud döneminde Hâlidîler İstanbul’dan uzaklaştırılmış ve 1828’de büyük bir kısmı Sivas’a sürgün edilmiştir.[56] Ancak 1826’da Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılması ve Bektaşî tekkelerinin kapatılmasının ardından[57] bu tekkeler Hâlidîler’e devredilmiş, böylece İstanbul’a daha güçlü bir şekilde geri dönmüşlerdir.
Remove ads
Nakşibendi Tarikâtı Hâlidilik Kolu Altın Silsile
Özetle
Bakış açısı
Nakşibendi Tarikâtı'nın Hâlidilik Kolu, Gulâmu Ali Abdullah Dehlevî'ye kadar Nakşibendi tarikâtı ile aynı silsileyi takip etmektedir.
Nakşibendi Tarikâtı Hâlidiye kolu altın silsilesi[58]
- Muhammed
- Ebû Bekir
- Selmân-ı Fârisî
- Kâsım bin Muhammed
- Cafer-i Sadık
- Bayezid-î Bistamî
- Ebû’l Hasan Harakânî
- Ebû Ali Fârmedî
- Yûsuf el-Hemedânî
- Abdülhâlık Gucdüvânî
- Ârif-i Rîvgerî
- Mahmûd Encîr Fağnevî
- Ali Râmitenî
- Muhammed Baba Semmâsî
- Emîr Külâl
- Muhammed Bahâeddin Nakşibend
- Alâeddin Attâr
- Ya'kub-i Çerhî
- Ubeydullah Ahrâr
- Muhammed Zahid Vahşuvârî
- Derviş Muhammed İmkenegî
- Hâcegî Muhammed İmkenegî
- Muhammed Baki-Billah
- İmâm-ı Rabbânî
- Muhammed Ma'sum Sirhindî
- Muhammed Seyfüddîn Sirhindî
- Nur Muhammed Bedâûnî
- Mirza Mazhar Cân-ı Cânân
- Abdullah Dehlevî
- Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî
Silsilenâme Kaynakları:[59][60]
Remove ads
Halifeler Aracılığıyla Yayılma
Özetle
Bakış açısı
Hâlidiyye'nin Anadoludaki genişlemesi, Hâlid el-Bağdâdî'nin yetiştirdiği halifeler aracılığıyla gerçekleşmiştir. Silsilesi Ahmed el-Ervâdî[61], Seyyid Tâhâ-yı Hekkârî, Abdullah Mekkî[23], Ali es-Sebtî ve Muhammed Kudsî gibi isimlere uzanan şeyhler, Hâlidiyye'nin bu bölgelerde yerleşmesini sağlamıştır.
Hâlidiyye tarikatının Anadolu'da en yaygın şekilde faaliyet gösteren silsileleri şu şekildedir:
Ahmed el-Ervâdî’ye Ulaşan Silsile[62][63]

Hâlid el-Bağdâdî'nin halifelerinden Trablusşam müftüsü Ahmed el-Ervâdî[65], Hâlidiyye tarikatının Osmanlı coğrafyasındaki önemli temsilcilerindendir. Onun halifesi Ahmed Ziyâeddin Gümüşhânevî, İstanbul merkezli olarak yürüttüğü faaliyetlerle tarikatın Anadolu'daki etkisini arttırmış, aynı zamanda Türkiye'nin dinî, sosyal ve kültürel yapısında derin izler bırakmıştır.[66]
Gümüşhânevî'nin yetiştirdiği halifelerden biri olan Ömer Ziyâeddin Dağıstânî, İskender Paşa Camii'nde imamlık yapmış ve burada Mehmet Zahit Kotku'yu yetiştirmiştir. Kotku aracılığıyla birçok din adamı, akademisyen, yazar, sanatçı ve bürokrat Hâlidiyye geleneğiyle tanışmıştır.
İskenderpaşa Cemaati Silsilesi[67]
31. Ahmed İbn-i Süleyman el-Ervâdî[68] (-1858)
32. Ahmed Ziyâüddîn-i Gümüşhânevî[69] (1813-1894)
33. Kastamonulu Hasan Hilmi[70] (1824-1911)
34. Safranbolulu İsmâil Necâti[71] (1840-1919)
35. Ömer Ziyâeddin Dağıstânî[72] (1849-1920)
36. Tekirdağlı Mustafa Feyzi[73] (1851-1926)
37. Hacı Hasib Efendi[74] (1864-1949)
38. Abdülaziz Bekkine[75] (1895-1952)
39. Mehmed Zâhid Kotku[76] (1897-1980)
40. Prof. Dr. Mahmûd Es'ad Coşan[77] (1938-2001)
Seyyid Tâhâ-yı Hekkârî’ye Ulaşan Silsileler[78]
Seyyid Tâhâ-yı Hekkârî'nin yetiştirdiği halifeler[79], Hâlidiyye tarikatının Anadolu ve çevresinde yayılmasında önemli rol oynamıştır. Bu silsileye bağlı öne çıkan bazı isimler şöyledir:
- Esad Erbîlî: Seyyid Tâhâ-yı Hekkârî'nin halifelerinden olan Tâhâ el-Harîrî aracılığıyla Hâlid el-Bağdâdî'ye ulaşan Esad Erbîlî, İstanbul'da tasavvufî faaliyetleriyle tanınmıştır. Mahmut Sami Ramazanoğlu, Bolulu Muhammed Muhyiddin Efendi ve Yahyalılı Mustafa Hulûsi Dinç[80], Erbîlî'nin önde gelen halifeleri arasında yer alır. Bu isimler, Hâlidiyye tarikatının öğretilerini yaymak ve sürdürmek adına önemli çalışmalar yürütmüşlerdir.
Erenköy Cemaati Silsilesi
31. Tâhâ el-Hakkârî[81] (-1853)
32. Tâhâ el-Harîrî[82] (1803-1875)
33. Muhammed Esad Erbilî[83] (1847-1931)
34. Mahmûd Sâmî Ramazanoğlu[84] (1892-1984)
35. Mûsâ Topbaş[85] (1917-1999)
- Abdülhakim Arvâsî: Seyyid Fehim ve Seyyid Tâhâ-yı Hekkârî üzerinden Hâlid el-Bağdâdî'ye ulaşan Abdülhakim Arvâsî, tasavvuf sahasında önemli bir yere sahiptir. Van müftüsü Muhammed Sıddık Efendi'ye hilafet vermiştir. Necip Fazıl Kısakürek ve Hüseyin Hilmi Işık gibi tanınmış isimler de Abdülhakim Arvâsî'nin tasavvufî yoluna intisap edenler arasındadır.
Arvâsî Silsilesi[86]
31. Tâhâ el-Hakkârî (-1853)
32. Fehim Arvâsî (1825-1896)
33. Abdülhakim Arvâsî (1860-1943)
34. Şehid Müftü Muhammed Sıddık Arvâsî[87] (1871-1916)
- Haznevî: Haznevî silsilesi, Hâlid el-Bağdâdî'ye ulaşan bir başka koldur. Ahmed Haznevî, Muhammed Ziyâeddin, Fethullah Verkânisî, Abdurrahman Tâhî, Sıbgatullah Arvâsî ve Seyyid Tâhâ-yı Hekkârî aracılığıyla bu silsileyi devam ettirmiştir. Ahmed Haznevî'nin halifesi olan Abdülhakim Hüseynî'nin oğlu Muhammed Râşid Erol, bu silsilenin Türkiye genelinde tanınmasını sağlamıştır.
Haznevî / Nehrî / Norşinî Silsilesi[88][89]
31. Tâhâ el-Hakkârî (-1853)
32. Sıbgatullah Arvâsî[90] (-1870)
33. Abdurrahman Tâhî[91] (1831-1886)
34. Fethullah Verkânisî[92] (1846-1899)
35. Muhammed Ziyâeddîn Nûrşînî[93] (1856-1923)
36. Ahmed Haznevî[88] (1886-1950)
37. Muhammed Masum Haznevî[94] (1913-1958)
- Menzil Cemaati: Menzil Cemaati, Nakşibendî tarikatının Hâlidiyye koluna bağlıdır. Merkezi, Türkiye'nin Adıyaman ilinin Kahta ilçesine bağlı Menzil köyünde bulunmaktadır. Tarikat, Gavs lakabıyla bilinen Abdülhakim Hüseynî (Erol)'nin öncülüğünde Menzil köyünde teşkilatlanmış ve sonrasında oğlu Muhammed Raşid Erol liderliğinde büyüyerek geniş bir kitleye ulaşmıştır. Günümüzde cemaatin liderliği, Erol'un oğulları tarafından devam ettirilmektedir.[95]
Menzil Silsilesi[96]
31. Tâhâ el-Hakkârî (-1853)
32. Sıbgatullah Arvâsî[90] (-1870)
33. Abdurrahman Tâhî[91] (1831-1886)
34. Fethullah Verkânisî[92] (1846-1899)
35. Muhammed Ziyâeddîn Nûrşînî[93] (1856-1923)
36. Ahmed Haznevî[88] (1886-1950)
37. Abdülhakim Hüseynî[97] (Erol) (1902-1972)
38. Muhammed Râşid Erol[98] (1930-1993)
- Alvarlı Muhammed Lütfi: Pîr-i Küfrevî olarak bilinen Bitlisli Muhammed Küfrevî'nin halifesi olan Alvarlı Muhammed Lütfi, Hâlid el-Bağdâdî'ye olan silsilesini Pîr-i Küfrevî ve Seyyid Tâhâ-yı Hekkârî aracılığıyla sürdürmüştür. Ayrıca Muhammed Küfrevî, Şeyh Said İsyanı'na katılmadığı halde ailesi zorunlu iskân edilmiştir. Said Nursî kendisinden ders almıştır[99], türbesi II. Abdülhamid tarafından yaptırılmıştır.
Alvarlı Efe Silsilesi
31. Tâhâ el-Hakkârî (-1853)
32. Pîr Muhammed Küfrevî[100] (1777-1898)
33. Alvarlı Efe Muhammed Lütfi[101] (1868-1956)
Küfrevî Silsilesi[102][103][104]
31. Tâhâ el-Hakkârî (-1853)
32. Pîr Muhammed Küfrevî[100] (1777-1898)
33. Abdulhâdî Küfrevî (-1914)
34. Abdülbâki Küfrevî (1872-1943)
35. Nesîm Küfrevî (1899-1951)
36. Yûsuf-i Kôdî (1849-1925)
37. Gedâî Hüseyin Efendi[105] (-1918) - Alvarlı Efe Muhammed Lütfi'nin babası
- Dede Paşa: Dede Paşa adıyla bilinen Bayburtlu Mûsâ Efendi, Hâlidiyye tarikatının bu kolunu temsil eden önemli bir isimdir. Silsilesi, Erzincanlı Beşir Buyruk, Muhammed Sâmî, Abdurrahman Tâhî, Sıbgatullah Arvâsî ve Seyyid Tâhâ üzerinden Hâlid el-Bağdâdî'ye kadar uzanır.
Erzincanî / Kırtıloğlu Silsilesi[106][107]
31. Tâhâ el-Hakkârî (-1853)
32. Sıbgatullah Arvâsî[90] (-1870)
33. Abdurrahman Tâhî[91] (1831-1886)
34. Muhammed Sâmî (Pîr-i Sâmî) Erzincanî[107] (1848-1912)
35. Muhammed Beşir Erzincanî (Buyruk) (1865-1932)
36. Mûsâ Dede Paşa Bayburdî (Baştürk)[108] (1884-1974)
37. Abdurrahim Reyhanî Erzincanî (1930-1998)
Abdullah Mekkî’ye (Erzincânî) Ulaşan Silsileler[109]
- Terzi Baba: Asıl adı Mehmed Vehbi olan ve "Terzi Baba" olarak bilinen silsile, Abdullah Mekkî vasıtasıyla Hâlid el-Bağdâdî'ye bağlanmaktadır.
Terzi Baba Silsilesi[110]
31. Abdullah Mekkî[23]
32. Terzi Baba (Mehmed Vehbi ya da Hayyât Erzincanî)[111] (1789-1848)
33. Hacı Mustafa Fehmi Efendi[112][113] (1815-1880)
34. Leblebici Baba (Süleyman Efendi)[114] (1806-1877)
35. Hacı Hâfız Mehmed Rüşdî (-1868)
36. Mehmed Abdülbâki Baba (?-?)
37. Çiminli Baba[115] (1876-1939)
38. Arapkirli Ömer Baba[116] (?-?)
39. Hüdâî (Kövenkli Hacı Ömer)[117] (1821-1905)
- Yanyalı Mustafa İsmet Efendi[118]: 1872 yılında vefat eden Mustafa İsmet Efendi'nin silsilesi de Abdullah Mekkî üzerinden Hâlid el-Bağdâdî'ye ulaşır. Edirne ve İstanbul'da Hâlidîliğin yayılmasında önemli bir rol oynamış ve 1853 yılında Fatih-Çarşamba’da bir dergâh kurmuştur.
İsmailağa Cemaati Silsilesi[119]
31. Abdullah Mekkî[23]
32. Mustafa İsmet Yanyavî[118] (1808-1873)
33. Halil Nurullah Zağravi[120] (-1893)
34. Ali Rızâ el-Bezzâz (-1911)
35. Ali Haydar Ahıskavi[121][122][123] (1870-1960)
36. Mahmut Ustaosmanoğlu (1931-2022)
- Garîbullah İhrâmî: 1969’da vefat eden Sivaslı İsmail Hakkı Toprak, "Garîbullah İhrâmî" olarak tanınır. Darendeli Osman Hulûsi Ateş onun önde gelen halifelerindendir.
İhrâmîzâde Silsilesi[124]
31. Abdullah Mekkî[23]
32. Yahyâ Dağıstânî[125][126]
33. Şiranlı Hacı Mustafa Efendi[127]
34. Mustafa Hâkî Tokadî[128] (1855-1920)
35. Mustafa Takî Efendi[129] (1873-1925)
36. İhrâmîzâde İsmâil Hakkı[130] (1872-1969)
37. Osman Hulûsi Efendi[131] (1915-1990)
Muhammed Kudsî’ye Ulaşan Silsileler
Muhammed Kudsî, Hâlid el-Bağdâdî’nin halifelerinden biridir ve Memiş Efendi olarak da tanınır. Faaliyet alanı geniş bir coğrafyayı kapsayan Kudsî’nin halifeleri, özellikle Konya merkezli olmak üzere İstanbul, Kırım, Trabzon, Sivas, Tarsus ve Manisa gibi yerlerde etkili olmuştur. Bu isimler arasında Silistreli Hacı Feyzullah Efendi, Konyalı Topbaşzâde Ahmed Kudsi Efendi[132][133] ve Seydişehirli Abdullah yer alır. Hacı Feyzullah Efendi, İstanbul Fatih-Halıcılar’da kendi adına bir dergâh kurmuştur. Şair Leskofçalı Galib ve Mehmed Emin Paşa, onun müridleri arasında bulunmaktaydı.
- Küçük Hüseyin Efendi: Silivrikapı Bâlâ Mektebi ve Kocamustafapaşa Mahalle Mektebi’nde görev yapan, ardından Gülhane Askerî Ambarı Esvap eminliği görevinde bulunan Küçük Hüseyin Efendi, 98 yaşında vefat etmiş ve Eyüp Gümüşsuyu Mezarlığı’na, ikinci şeyhi Mehmed Nûri Efendi’nin yanına defnedilmiştir. Mareşal Fevzi Çakmak da daha sonra onun yanına defnedilmiştir.[134] Müritleri arasında öne çıkan isimler arasında Mareşal Fevzi Çakmak, bestekâr Abdülkadir Töre, Mehmed Emin Paşa, Türkiye’nin ilk ABD Büyükelçisi Münir Ertegün, Seyyid Ömer Fevzi Mardin ve Üzeyir Garih'in babası Ezra Garih[135] yer almaktadır. Ayrıca İshak Alaton, Küçük Hüseyin Efendi’nin İnci Kıraç’ın büyük dedesi olduğunu belirtmiştir.[136] Mehmed Emin Paşa’nın kendisine atfettiği, “Pertev-i nûr-ı Hudâ’sın yâ Hüseyn-i Nakşibend”[137] mısraıyla başlayan şiiri, Abdülkadir Töre tarafından bestelenmiştir.
Küçük Hüseyin Efendi Silsilesi[138]
31.Muhammed Kudsî (1784-1852)
32. Silistreli Hacı Feyzullah Efendi[139][140] (1805-1876)
33. Mehmed Nûri Efendi[141] (-1884)
34. Hasan Visâlî Efendi[142]
35. Küçük Hüseyin Efendi[135][143][144][145] (1832-1930)
- Biberiler: Seydişehirli Abdullah Efendi'nin talebelerinden Halil Develioğlu[146] ise Tarsus ve çevresinde faaliyet göstermiş ve bu hareket "Biberiyye" adıyla tanınmıştır. Annemarie Schimmel tarafından Tasavvufun Boyutları adlı kitabında Yeni Yunus Emre olarak adlandırılmıştır.[147]
Biberiyye Silsilesi[148][149][150]
31.Muhammed Kudsî (1784-1852)
32. Seydişehirli Abdullah Efendi[151] (1806-1903)
33. Halil Develioğlu[146] (-1933)
34. İsmail Emre (1900-1970)[148]

Ali es-Sebtî’ye Ulaşan Silsileler[152]

Ali es-Sebtî, Hâlid el-Bağdâdî'nin halifelerinden biri olarak Palu'da tarikat faaliyetlerini yürütmüştür. Vefatından sonra yerine oğlu Mahmud geçmiş ve tarikatın faaliyetleri devam etmiştir. Mahmud'un yedi oğlundan biri olan Said, Hınıs Tekkesi[153]'nde önemli çalışmalar yapmış, ancak 1925'te idam edilmiştir.[154]
- Şeyh Said: Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla birlikte, merkezî otoritenin güçlendirilmesi ve modernleşme amacıyla bir dizi inkılâp gerçekleştirildi. Bu dönüşüm süreci, hem merkezde hem de taşrada destekçiler ve muhalifler yarattı. Özellikle geleneksel yapılar, eski imtiyazlarını kaybetme endişesi taşırken; hilâfetin kaldırılması, Doğu Anadolu başta olmak üzere bazı bölgelerde tepkilere yol açtı. Bu süreçte, 13 Şubat 1925 tarihinde başlayan Şeyh Said İsyanı, sadece Türkiye'nin iç politik dengelerini etkilemekle kalmadı, uluslararası ilişkilerde de yankı uyandırdı. İsyan, yeni kurulan Cumhuriyet'in otoritesini sınayan önemli bir olay olarak tarihe geçti.
Palevî Silsilesi[155]
31. Ali es-Sebtî[156] (1787-1871)
32. Mahmud Fevzi Efendi[157] (1837-1894)
33. Şeyh Said Efendi[158] (1865-1925)
34. Selâhaddin Fırat (Saidoğlu)[159][160] (1908-1979)
35. Muhammed Said Fırat[161] (1935-2010)
Ahseniyye Silsilesi[162]
31. Ali es-Sebtî[156] (1787-1871)
33. Ahmed el-Kürdî (Çapakçurî)[163] (1830-1921)
34. Muhammet İhsan Oğuz[164] (1887-1991)
Samini Silsilesi
31. Ali es-Sebtî[156] (1787-1871)
32. Mahmud Samini[165] (1812-1895)
33. Erzurumlu Osman Bedreddin[166] (1856-1924)
34. Hace Mustafa Naci (1843-1929)
35. Musa Kâzım Harputi[167] (1894-1967)
36. Muhammed Mazhar Ettasi[168] (1896-1986)
Muhammed b. Abdullah el-Hânî’ye Ulaşan Silsile[169]
Hâlid el-Bağdâdî'nin halifelerinden olan Muhammed b. Abdullah el-Hânî, Mûsâ Safvetî Paşa'nın davetiyle İstanbul'a gelmiş ve Sultan Abdülmecid ile görüşmüştür. İstanbul'da geniş bir mürid kitlesi edinen el-Hânî, Anadolu'ya da halifeler göndermiştir.[169]
Muhammed b. Abdullah el-Hânî'nin soyundan gelenler, 20. yüzyılda Suriye ve Irak'ta önemli ilmî ve idarî görevler üstlenmişlerdir. Ayrıca, Hânî ailesi, Türkiye'de faaliyet gösteren birçok Hâlidî silsilesinde de etkili olmuştur.[170]
- Abdullah el-Hânî'nin (1798-1862) önde gelen Halifeleri: Ayasofya başvâizi Yûsuf Efendi (ö. 1844), Arpacılar Camii imamı Hacı Ahmed Efendi (ö. 1888), Şeyh Hasan Feyzullah Efendi (ö. 1873). Ayrıca İstanbul'da bulunduğu dönemde Sultan Abdülmecid'in ilgisini çekmeyi başaran el-Hânî, Fuat Paşa ve Bağdat Valisi Mehmed Reşid Paşa gibi devlet adamlarının takdirini kazanmıştır.[171] Ayrıca Mehmet Namık Paşa'nın da el-Hânî'ye intisap ettiği kaydedilmektedir.[172]
Osman Sirâceddin et-Tavîlî’ye Ulaşan Silsile
Hâlidiyye tarikatının önemli temsilcilerinden biri olan Osman Sirâceddin et-Tavîlî, Hâlid el-Bağdâdî'nin halifelerindendir. Kendisi ve soyundan gelenler, özellikle İran ve Irak bölgelerinde Hâlidiyye'nin yayılmasında etkili olmuştur. Torunlarından Osman Sirâceddin es-Sânî, 1986 yılında İstanbul'a gelerek Küçükçekmece Hadımköy'e yerleşmiş ve burada tarikat faaliyetlerine devam etmiştir.[173]
Tavila Silsilesi[174]
31. Osman Sirâceddin et-Tavîlî (1781-1867)
32. Muhammed Bahâeddin (1836-1881)
33. Ömer Ziyâeddîn (1839-1900)
34. Muhammed Necmeddin (1861-1919)
35. Muhammed Alâeddîn (1863-1953)
36. Şâh Ali Hüsâmeddîn[175] (1861-1939)
37. Muhammed Osman Siraceddin-i Sâni (1896-1997)
Halid-i Cezeri'ye Ulaşan Silsile
- Halid-i Cezerî: Hâlid-i Bağdâdî'nin halifelerinden olan Hâlid-i Cezerî, 1820'li yıllarda Gabar Dağı üzerindeki Basret Köyü'nde kurduğu dergâh ve medrese ile Nakşibendîliğin Güneydoğu Anadolu'da yayılmasına katkı sağlamıştır. Basret Dergâhı, Nehri, Tavila, Norşin ve Arvas dergahları gibi bölgenin önde gelen tasavvuf merkezlerinden biri olmuştur.
Seydâî Silsilesi[176][177]
31. Hâlid-i Cezerî[178] (-1839)
32. Sâlih-i Sıbkî (-1852)
33. Esad Hinukî (?-?)
34. Muhammed Aynî (-1859)
35. Hâlid-i Zibârî (1826-1863)
36. Ömer Zengânî (-1889)
37. Abdülhakîm Dirşevî (1856-1905)
38. Muhyiddîn el-Cezerî (-1914)
39. Muhammed Nûri Dirşevî (1868-1914)
40. Muhammed Saîd Seydâ[179] (1890-1968)
41. Muhammed Nurullah Seydâ[180] (1949-1985)
42. Ömer Fâruk Seydâ (1952-)
Remove ads
Kaynakça
Wikiwand - on
Seamless Wikipedia browsing. On steroids.
Remove ads