Loading AI tools
1978'de kurulan ve 1994'te yeniden adlandırılan komünist örgüt Vikipedi'den, özgür ansiklopediden
Devrimci Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi (kısaca DHKP-C), 30 Mart 1994 tarihinde Devrimci Sol örgütünün partileşme kararı alması ile Dursun Karataş liderliğinde kurulan Türkiye'de yasa dışı kabul edilen Marksist-Leninist partidir.[4] Örgüte bağlı olarak faaliyet gösteren Devrimci Halk Kurtuluş Partisi (DHKP), genellikle DHKP-C'nin siyasal işlerinde sorumlu olarak faaliyet göstermektedir. Devrimci Halk Kurtuluş Cephesi (DHKC) ise örgütün silahlı faaliyetlerinden sorumludur. Cephe, Türk güvenlik güçlerine, bürokratlara ve hükûmet üyelerine karşı ölümlü saldırılar gerçekleştirmektedir.[5]
Devrimci Halk Kurtuluş Partisi | |
---|---|
Kısaltma | DHKP-C |
Genel sekreter | 1. Sekreter Dursun Karataş |
Kurucu | Dursun Karataş[1] |
Lider 1 | Musa Aşoğlu[2] |
Lider 2 | Zerrin Sarı[2] |
Lider 3 | Seher Demir Şen[2] |
Slogan(lar) | Umudun adı DHKP-C! Titre oligarşi Parti-Cephe geliyor![3] Elif, Şafak, Bahtiyar, Yıkılacak Saraylar! Kurtuluş Kavgada, Zafer Cephede |
Kuruluş tarihi | 30 Mart 1994 | )
Önceli | Devrimci Sol |
Merkez | Yok (Yasa dışı) |
Gençlik kolu | Türkiye Devrimci Gençlik Federasyonu (DEV-GENÇ)[kaynak belirtilmeli] |
Metropol Eylem Grubu | Silahlı Propaganda Birlikleri (DHKC/SPB) |
Bağlı Örgüt | Halk Cephesi |
İdeoloji | |
Siyasi pozisyon | Aşırı sol |
Resmî renkler | Kırmızı ve sarı |
İnternet sitesi | |
Devrimci Halk Kurtuluş Cephesi | |
---|---|
Kuruluş | 30 Mart 1994-günümüz |
Kurucu(lar) | Dursun Karataş |
Amaç | Mevcut düzeni silahlı mücadele yoluyla yıkıp yerine Marksist-Leninist ilkelere dayalı bir yönetim kurmak. |
Etkin bölgeler | Türkiye Cumhuriyeti |
İdeoloji | Marksizm-Leninizm Guevarizm Çayancılık |
Durum | Yasa dışı |
Müttefikler | Suriye Direnişi |
Rakip(ler) | Türkiye ABD AB |
Çatışma(lar) | Türkiye-DHKP-C çatışması |
DHKP-C Türkiye,[6] Amerika Birleşik Devletleri,[7] Birleşik Krallık,[8] Yeni Zelanda,[9] Japonya[10] ve Avrupa Birliği'nin[11] terör örgütleri listesinde bulunmaktadır. Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanlığı 2 Nisan 2014'te, örgütün üç lideri olarak kabul edilen Musa Aşoğlu, Zerrin Sarı ve Seher Demir Şen'in bulunmasını sağlayacak bilgileri veren kişilere, her biri için 3 milyon dolar ödül vereceğini açıklamıştır.[12]
DHKP-C nihai amacını "Türkiye'de mevcut anayasal düzeni, yürüttüğünü öne sürdüğü silahlı öncü savaş ile yıkarak Marksist-Leninist ilkelere dayalı Devrimci Halk İktidarı'nı kurmak" olarak açıklamaktadır.[4][13][14] Türkiye'de iktidarın uzun süreli bir halk savaşı ile ele geçirilmesini ve yürütülecek şehir gerillası mücadelesi ve silahlı propaganda eylemlerinin gerekliliğini savunan Mahir Çayan tarafından teorize edilmiş Politikleşmiş Askeri Savaş Stratejisini Türkiye'de devrimin stratejisi olarak temel alan örgüt, şehirlerde hücre evleri şeklinde örgütlenmekte ve oluşturduğu Silahlı Propaganda Birlikleri ile çeşitli eylemler düzenlenmektedir.[13][15][16]
Silahlı Propaganda Birliklerine (SPB) bağlı olarak Kır SPB isminde bir örgüt mevcuttur.[17]
1994'te kuruluşunda bugüne kadar çeşitli dalgalanma yaratan saldırıları üstlenen örgüt, ismini özellikle Özdemir Sabancı suikastı,[18][19][20] Gazi Mahallesi olayları,[21] F Tipi cezaevlerine karşı gerçekleştirdikleri ölüm oruçları ile duyurmuştur.[22]
Günümüzde, DHKP-C yöneticilerinin önemli bir kısmı İtalya, Almanya, Belçika, Hollanda ve Yunanistan gibi Avrupa ülkelerinde yaşamaktadır.[23] 2008 yılında örgütün kurucu lideri Dursun Karataş'ın ölümünün ardından, örgütte liderlik sorunu ortaya çıkmıştır. Bugüne kadar birçok isim öne atıldıysa da, 2014 yılında Yunanistan'da yakalanan Hüseyin Fevzi Tekin örgütün bugünkü kilit ismi ve lideri olarak görülmektedir.[24][25]
Örgütün Yunanistan'da Lavrion, Kinesa ve Dileysi'de, Lübnan ve Suriye'de kampları bulunduğu, örgüt militanlarının buralarda eğitim gördükleri öne sürülmektedir.[26][27][28] Fakat örgüt, Suriye rejimi ile bir ilişkisi olduğunu, militanlarının Suriye İç Savaşı'nda hükûmet güçleriyle birlikte savaştığını ve burada eğitim kampları bulunduğunu yaptığı açıklamalarla reddetmiştir.[29]
Yasal olarak faaliyet gösteren Tutuklu ve Hükümlü Aileleri ile Dayanışma Derneği (TAYAD), Türkiye Devrimci Gençlik Federasyonu, Haklar ve Özgürlükler Cephesi ve Halk Cephesi gibi dernek ve oluşumların DHKP-C ile ilişkisi olduğu, alt örgütlenmeleri gibi çalıştıkları çeşitli yetkili makamlarca iddia edilmektedir.[16][30][31][32] Ayrıca, albümlerindeki bazı şarkılarının hayatını kaybeden DHKP-C militanlarına adanması nedeniyle protest müzik grubu Grup Yorum'un örgüt ile bağları olduğu öne sürülmektedir.[33][34] Fakat bu durum grup üyelerince yalanlanmıştır.[35]
Örgütün askeri örgütlenmesi olan DHKP-C, 31 Mart 2016 tarihinde Berkin Elvan soruşturmasını yürüten savcı Mehmet Selim Kiraz'ı İstanbul Çağlayan adliyesinde rehin almış, çeşitli medya kaynaklarına yaptıkları açıklamalar ile Berkin Elvan'ın öldürülmesinden sorumlu olan polislerin isimlerinin kamuoyuna açıklanmasını ve polislerin cinayeti itiraf etmelerini talep etmişlerdir.[36][37] Saatler süren müzakerelerin ardından bir sonuca ulaşılamamış, polis operasyonu başlatınca militanlar savcıyı öldürmüştür. Operasyonun sonunda örgüt militanları Şafak Yayla ve Bahtiyar Doğruyol öldürülmüştür.[38] Ertesi gün ise örgüt üyesi Elif Sultan Kalsen Vatan Caddesi'nde İstanbul Emniyet Genel Müdürlüğü binasına silahlı saldırı yapmış ve ardından çıkan çatışmada öldürülmüştür.
Örgütün teorik mirasını sahiplendiği Türkiye Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi (THKP-C), Aralık 1970'te kurulur. Erken dönem eylemleri olan Ziraat Bankası Küçükesat Şubesi Soygunu, 16-17 Şubat eylemleri, Salıpazarı'nda Amerikan botunun tahrip edilmesi, Türk ticaret Bankası Erenköy Şubesi soygunu, Mete Has ve Talip Aksoy'u kaçırarak Kadir Has'dan fidye alınması eylemlerini gerçekleştirir.[39] Aynı dönem içerisinde faaliyet yürüten bir başka örgüt olan Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu'nun (THKO) da düzenlediği bir dizi eylemin ardından 12 Mart Muhtırası gerçekleşmiştir. Askerî darbe ardından 16 Mart 1971'de Deniz Gezmiş ve Yusuf Aslan, 23 Mart 1971'de Hüseyin İnan yakalanır ve idamla yargılanır. İdamları engellemek için ilk defa örgüt ismi kullanılarak (önceki eylemler bu ana kadar sahiplenilmemişti) 17 Mayıs 1971'de İsrail İstanbul Başkonsolosu Efraim Elrom'u kaçırır. Yayınladıkları bildiride THKO liderlerinin serbest bırakılmasını isteyip 3 gün mühlet verirler.[40] 3 gün geçmesine rağmen talepleri yerine getirilmez. Aynı şekilde THKC militanları da Elrom'u serbest bırakmaz. Bunun üzerine Elrom'un bulunması için 22 Mayıs 1971'de sokağa çıkma yasağı ilan edilir ve Elrom aranmaya başlar.[41] Taleplerin yerine getirilmemesi ve aramanın çıkarılması üzerine THKC, Elrom'u öldürür.[42] Kaçan militanları ise Yılmaz Güney saklar.[43]
Konsolosun öldürülmesi üzerine devletin tüm güçlerini üzerine çeken THKC'nin bazı militanlarının kaldığı bir ev 30 Mayıs 1971'de keşfedildi. Çıkan ufak çaplı çatışmaların ardından kurtulamayınca örgütün önemli isimleri olan Mahir Çayan ve Hüseyin Cevahir, Sibel Erkan adında bir kızı rehin aldı.[44] Yaşanan gerilimli sürecin ardından bir anlaşmaya varılamayınca 1 Haziran 1971'de eve operasyon düzenlendi ve bu operasyonda Hüseyin Cevahir 23 kurşunla öldürüldü;[45] Mahir Çayan ise başarısız bir intihar girişiminin ardından ağır yaralandı ve tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Örgütün birçok militanının gözaltına alınması ile birlikte "Türkiye Halk Kurtuluş Parti ve Cephesi-1 Davası" başladı. Fakat dava henüz sonuçlanmadan THKO'dan Cihan Alptekin ve Ömer Ayna ile THKP-C'den Mahir Çayan, Ulaş Bardakçı ve Ziya Yılmaz firar etti.[46] 28 Aralık 1971'de ise davanın son duruşması görülür ve Necmi Demir ile Kamil Dede idama, 3 kadın militan ise hapis cezasına çarptırıldı.[47]
Firardan sonra Çayan ile örgütün diğer iki kilit insanı Yusuf Küpeli ve Münir Ramazan Aktolga arasında ayrılık gösterir ve bunun sonucunda Küpeli ile Aktolga örgütten çıkarılır.[48] Darbe koşullarının giderek ağırlaşması sonucu darbeden daha az etkilenen Karadeniz Bölgesi'ne kuvvetlerin kaydırılması kararı alınır. Kır kuvvetlerinin başına Mahir Çayan, şehir kuvvetlerinin başına ise Ulaş Bardakçı geçer. Bardakçı 19 Şubat 1972'de yapılan bir operasyon sonucu öldürülür.[49] Bardakçı'nın ölümüyle şehir kolunun eylemleri durur. Karadeniz'deki Mahir Çayan liderliğindeki kuvvetler ise THKO liderlerinin idamını engellemek için 26 Mart 1972'de Ordu, Ünye'den Charles Turner ve Gordon Banner isimli 2 İngiliz ile Joe Law isimli 1 Kanadalı radar teknisyenini kaçırır.[50] Kaçırılma olayından sonra Ordu'yu terk etmek zorunda kalan THKP-C'liler Tokat, Niksar, Kızıldere köyüne (günümüzde bu köyün ismi Ataköy olup Almus'a bağlanmıştır) geçerler. Lakin orada ordu güçleriyle çıkan çatışma sonucu aralarında Mahir Çayan'ın da bulunduğu 8 THKP-C ve 2 THKO militanı ölür;[51] teknisyenleri ise militanlar öldürür.[52] Aynı dönemde, örgütün diğer militanları İstanbul ve Ankara'da gerçekleştirilen operasyonlar ile tutuklanır ve 1973'te açılan 256 sanıklı TÜRKİYE HALK KURTULUŞ PARTİ VE CEPHESİ-2 Davası'nda çeşitli cezalara çarptırılır. Fakat 1974 yılında Bülent Ecevit (CHP) ve Necmettin Erbakan (MSP) tarafından kurulan Türkiye Cumhuriyeti 37.Hükümeti'nin çıkardığı genel afla serbest kalan içlerinde Oğuzhan Müftüoğlu, Nasuh Mitap gibi isimler İstanbul'da bulunan Bülent Uluer, Paşa Güven ve Dursun Karataş gibi isimler ile birlikte önce Devrimci Gençlik dergisini çıkarmaya başlamış ve Devrimci Gençlik Dernekleri Federasyonu'nun kuruluşunu gerçekleştirmiştir.[53] Daha sonra Devrimci Yol'un kuruluşu ile devam eden süreçte, İstanbul ve Ankara merkezli bu iki grup bazı konularda özellikle de Mahir Çayan'dan kopuş olarak nitelendirilen aktif silahlı direnişi bırakma kararının ardından anlaşmazlıklara düşmüş ve ardından İstanbul grubu Ankara grubu ile önce ilişkileri askıya aldıklarını açıklamış, ardından Devrimci Sol'u kurduklarını kamuoyuna duyurmuşlardır.[54]
Dursun Karataş, Bülent Uluer, Paşa Güven gibi isimlerin oluşturduğu İstanbul Dev-Genç grubu Devrimci Sol'u kurarken Devrimci Yol hareketine olan eleştirilerini yayınladıkları Devrimci Yol Hareketinde Tasfiyecilik ve Devrimci Çizgi broşüründe dile getirmiştir. Buna göre, Ankara merkezli grup THKP-C'yi sahiplendiğini söylemesine rağmen onun çizgisini savunmamakta ve kendilerini merkeze yerleştirerek İstanbul grubunu tasfiye etmek istemişlerdir.[55] Aksine, Devrimci Sol'un Mahir Çayan'ın Kesintisiz Devrim II-III'de ortaya koyduğu devrim stratejisini ve Politikleşmiş Askeri Savaş Stratejisini benimseyeceğini öne sürmüştür.[56] Yine, İstanbul'daki gruba göre Devrimci Yol Ankara merkezinin meçhul bir geleceğe ertelediklerini iddia ettikleri partileşme, kendiliğindenliğin önüne geçmek için Devrimci Sol'un başlıca hedeflerinden biriydi.[57] Bu dönemde, kurucuları tarafından Devrimci Sol partileşme sürecinde olan bir örgütlenme olarak tarif edilmiş, partinin silahlı mücadele içerisinde şekilleneceği öne sürülmüştür.[58]
Kurulan ilk Merkez Komite'de yapılan iş bölümünün ardından Dursun Karataş Kadrolaşma, Bölgeler, Gençlik Sorumlusu ve Genel Siyasi Sorumlu olurken, Paşa Güven işçi ve memur örgütlenmelerinden ve hapishane ilişkilerinden, Hüseyin Solgun ise basın-yayın ve İstanbul mahalli alan sorumlusu olmuştur.[59] Genel Siyasi sorumlunun tek başına karar verme yetkisinin bulunmadığı, yurt dışında ve diğer parti ve hareketlerle olan ilişkilerde Devrimci Sol'u temsil edeceği kararlaştırılmıştır. Bu dönemde, ayrıca örgüt gençlik ve mahalleler dışında öğretmenler, memurlar, bürokrasi ve kadınlar arasında da örgütlenme çalışmaları yürütmüş, bu doğrultuda Devrimci İşçi Hareketi, Devrimci Memur Hareketi, Devrimci Kadın Hareketi gibi oluşumları ortaya çıkarmıştır.[59][60]
Devrimci Sol bu dönemde, Politikleşmiş Askeri Savaş Stratejisini hayata geçirebilmek için ilk olarak illegal silahlı örgütlenmesi Faşist Teröre Karşı Silahlı Mücadele Ekipleri (FTKSME)'ni oluşturmuştur. Ülkede halkın maruz kaldığı iddia edilen faşist terörün ancak devrimci şiddet ile bertaraf edilebileceğini öne süren Devrimci Sol'da bu konuda en önemli görevi FTKSME'ler üstlenmiştir (ileride SDB olacak DHKP-C kuruluşu ile SPB'ye dönüşecektir).[59][61] Aynı zamanda, bu ekipler bir okul olarak tasarlanmış, buradan yetişecek kadrolardan Silahlı Devrimci Birlikler'in (SDB) oluşturulması planlamıştır.[62]
Bu doğrultuda, 1978-1980 yılları arasında gerilla savaşı vermek ve silahlı eylemler düzenlemek üzere kırlarda ve şehirlerde çok sayıda SDBler kurulmuştur. Bu yıllar arasında, Devrimci Sol protesto ve propaganda amaçlı çok sayıda karakol baskınları,[63] silahlı kite gösterileri, misilleme ve cezalandırma eylemleri, şirket veya özel dershane baskınları düzenlemiştir.[64][65] Bu eylemler genellikle Devrimci Sol Merkez Komite'sinin düzenlemeyi kararlaştırdığı çeşitli kampanyalar kapsamında düzenlenmiştir. Bu kampanyalar sırasıyla şunlardır; Emperyalizme, Faşist Teröre, İşsizliğe ve Pahalılığa Karşı Mücadele Kampanyası (1979, Temmuz-Ağustos), 24 Ocak Kararları'nı ve Zamları Protesto Kampanyası (1980, Şubat), Karakollardaki İşkence ve Tariş Direnişindeki Polis Baskınına Karşı Kampanya (1980, Ocak-Şubat), İşkenceye Karşı Kampanya (1980, Nisan), Kürdistan'da Milli Baskıya Karşı Mücadele Haftası (1980, Haziran).[66]
1980 yılında Devrimci Sol Türkiye tarihinde sansasyonel iki suikastı düzenlemiş ve üstlenmiştir. Bunlardan ilki 27 Mayıs 1980 gerçekleştirilen Milliyetçi Hareket Partisi milletvekili Gün Sazak suikastıdır. Eylem, Devrimci Sol Ankara kadrosundan Cengiz Gül tarafından gerçekleştirilmiş.[67] İkinci suikast ise, 1971-1972 yılları arasında Başbakanlık yapan Nihat Erim'in Mahir Çayan ve arkadaşlarının intikamının alınması amacıyla öldürülmesidir.[68][69]
Kenan Evren yönetimindeki Türk Silahlı Kuvvetleri'nin gerçekleştirdiği 12 Eylül 1980 askeri darbesi, Türkiye'deki tüm siyasi parti ve örgütleri olduğu gibi Devrimci Sol'u da derinden etkilemiş, hareketin büyük ölçüde darbe almasına neden olmuştur. Örgütün neredeyse bütün üst düzey kadrosu Dursun Karataş da dahil olmak üzere, mahalli örgütlenmelerde çalışan militanlarıyla birlikte yakalanmış ve tutuklanmıştır.[70] 1981 yılında açılan Devrimci Sol Ana Davasında sanık sayısı 1223'ü bulmuştur.[71] 1983 yılında Başbakanlık tarafından yayınlanan Terör ve Terörle Mücadelede Durum Değerlendirmesi adlı raporda Devrimci Sol örgütüne üye 3.069 kişinin yakalandığı, 6.574 kişinin ise henüz yakalanamadığı açıklanmıştır.[72]
Bu dönemde örgüt faaliyetlerine ara vermemiş, Devrimci Sol yeni Merkez Komitesi seçilmiş Niyazi Aydın örgütün sorumluluğunu üstlenmiştir. Fakat Niyaz Aydın'ın Kasım 1981'de yakalanması ile daha önceden yurt dışına giden ve örgütün Avrupa'daki bağlantılarını gerçekleştiren Paşa Güven sürdürülen faaliyetleri yönetmeye başlamıştır.[59]
Bu alt başlığın genişletilmesi gerekiyor. Sayfayı düzenleyerek yardımcı olabilirsiniz. |
Bu alt başlığın genişletilmesi gerekiyor. Sayfayı düzenleyerek yardımcı olabilirsiniz. |
Bu alt başlığın genişletilmesi gerekiyor. Sayfayı düzenleyerek yardımcı olabilirsiniz. |
Bu alt başlığın genişletilmesi gerekiyor. Sayfayı düzenleyerek yardımcı olabilirsiniz. |
Seamless Wikipedia browsing. On steroids.
Every time you click a link to Wikipedia, Wiktionary or Wikiquote in your browser's search results, it will show the modern Wikiwand interface.
Wikiwand extension is a five stars, simple, with minimum permission required to keep your browsing private, safe and transparent.