En İyi Sorular
Zaman Çizelgesi
Sohbet
Bakış Açıları

Kretase

145 ile 66 milyon yıl önce arasını kapsayan, Mezozoyik Zaman'ın üçüncü ve son dönemi Vikipedi'den, özgür ansiklopediden

Kretase
Remove ads

Kretase, yaklaşık 143,1 milyon yıl öncesinden (myö) 66 milyon yıl öncesine kadar sürmüş bir jeolojik dönemdir. Mezozoyik Zaman'ın üçüncü ve son dönemi olmasının yanı sıra en uzun dönemidir. Yaklaşık 77 milyon yıllık bir süreyi kapsayan Kretase, tüm Fanerozoyik Üst Zaman'ın dokuzuncu ve en uzun jeolojik dönemidir. İsmi, dönemin ikinci yarısında bolca bulunan ve "tebeşir" anlamına gelen Latince creta kelimesinden türetilmiştir. Genellikle Almanca çevirisi Kreide'ye atfen K kısaltmasıyla gösterilir.

Pratik Bilgiler Kronoloji, Etimoloji ...

Kretase, nispeten sıcak bir iklime sahip bir dönemdi ve bu durum yüksek östatik deniz seviyelerine yol açarak birçok sığ iç denizin oluşmasına neden oldu. Bu okyanuslar ve denizler, artık soyu tükenmiş deniz sürüngenleri, ammonitler ve rudistlerle doluydu, karada ise dinozorlar hâkimiyetini sürdürüyordu. Dünya büyük ölçüde buzdan yoksundu, ancak daha serin olan ilk yarıda kısa süreli buzullaşma dönemleri yaşandığına dair bazı kanıtlar bulunmaktadır. Ormanlar kutuplara kadar uzanıyordu.

Günümüzde var olan baskın taksonomik grupların birçoğunun kökeni, nihayetinde Kretase Dönemi'ne kadar izlenebilir. Bu dönemde, yeni memeli ve kuş grupları ortaya çıktı; bunlar arasında eteneliler ve keselilerin en eski akrabaları (sırasıyla Eutheria ve Metatheria) yer alıyordu. İlk taç grup kuşlar ise Kretase'nin sonlarına doğru ortaya çıktı. Modern omurgalıların en çeşitli grubu olan gerçek kemikli balıklar, Kretase boyunca çeşitlenmeye devam etti ve bu dönemde en çeşitli alt grupları olan Acanthomorpha ortaya çıktı. Erken Kretase'de çiçekli bitkiler ortaya çıktı ve hızla çeşitlenerek, Kretase'nin sonunda dünya genelinde baskın bitki grubu haline geldi. Bu durum, daha önce yaygın olan açık tohumlu gruplarının gerilemesi ve yok olmasıyla aynı zamanda gerçekleşti.

Kretase (ve Mezozoyik), Kretase-Paleojen yok oluşuyla sona erdi. Bu kitlesel yok oluşta, uçamayan dinozorlar, teruzorlar ve büyük deniz sürüngenleri de dahil olmak üzere birçok grup ortadan kalktı. Bu olayın, Meksika Körfezi'ndeki Chicxulub Krateri'ni meydana getirmiş büyük bir asteroidin Dünya'ya çarpmasından kaynaklandığı bilimde geniş kabul görmektedir. Kretase'nin sonu, Mezozoyik ve Senozoyik Zamanlar arasındaki kitlesel yok oluşla ilişkili jeolojik bir imza ve ani bir değişiklik olan Kretase-Paleojen sınırı (K-Pj sınırı) ile tanımlanır.

Remove ads

Kelime kökeni ve tarihi

Kretase Dönemi, bağımsız bir jeolojik dönem olarak ilk kez 1822 yılında Belçikalı jeolog Jean d'Omalius d'Halloy tarafından Terrain Crétacé (Türkçe: Kretase Arazisi) adıyla tanımlandı.[2] Bu tanımlama, Paris Havzası'ndaki katmanlara dayanıyordu[3] ve Batı Avrupa'nın Üst Kretase katmanlarında yaygın olarak bulunan tebeşir yataklarına (çoğunlukla kokkolitler gibi deniz omurgasızlarının kabuklarının tortullaşmasıyla oluşmuş kalsiyum karbonattır) atfen adlandırıldı. Kretase ismi, Latince creta kelimesinden türetilmiştir ve "tebeşir" anlamına gelir.[4]

Kretase'nin ikiye ayrılması, 1822 yılında Conybeare ve Phillips tarafından uygulanmıştır. 1840 yılında Alcide d'Orbigny, Fransız Kretase stratigrafisini beş kata (étages) ayırdı: Neokomiyen, Apsiyen, Albiyen, Turoniyen ve Senoniyen. Daha sonra, Neokomiyen ile Apsiyen arasına Urgoniyen, Albiyen ile Turoniyen arasına ise Senomaniyen katlarını ekledi.[5]

Remove ads

Paleocoğrafya

Özetle
Bakış açısı

Gondvana, Jura Dönemi'nde parçalanmaya başlamıştı ancak parçalanma süreci Kretase boyunca hız kazandı ve Kretase Dönemi sonunda büyük ölçüde bitti. Güney Amerika, Antarktika ve Avustralya, Afrika'dan ayrıldı (Hindistan ve Madagaskar ise günümüzden yaklaşık 80 milyon yıl öncesine kadar birbirine bağlı kaldı). Bu parçalanmalar sonucunda Güney Atlantik ve Hint Okyanusları oluştu. Bu aktif parçalanma süreçleri, okyanus tabanında büyük sıradağların yükselmesine neden oldu ve küresel deniz seviyelerini (östatik seviyeler) artırdı. Afrika’nın kuzeyinde ise Tetis Denizi daralmaya devam etti. Geç Kretase’nin büyük bir kısmında Kuzey Amerika, Batı İç Denizi'yle ikiye bölünmüştü. Bu büyük iç deniz, batıda Laramidya'yı, doğuda ise Apalaş'ı birbirinden ayırıyordu. Ancak dönem sonunda deniz seviyesinin düşmesi, kömür yataklarının arasına sıkışmış kalın deniz tortullarının kalmasına sebep olmuştur. Çift kabuklu (Bivalvia) fosillerinin dağılımı, Koniasiyen ve Santoniyen çağlarında Afrika’nın sığ bir deniz tarafından ikiye bölündüğünü ve bu denizin Tetis Denizi'ni günümüzdeki Sahra Çölü ve Orta Afrika bölgeleri üzerinden Güney Atlantik'e bağladığını göstermektedir. O dönemde Sahra Çölü ve Orta Afrika sular altındaydı.[6] Ayrıca günümüzde Norveç ve Grönland'a karşılık gelen kara kütleleri arasında da sığ bir deniz yolu bulunuyordu.[7] Bu deniz, Tetis Denizi'ni Arktik Okyanusu'na bağlıyor ve iki okyanus arasında canlıların göç etmesine olanak sağlıyordu. Kretase Dönemi'ndeki kıyı ilerlemesinin (transgresyonunun) zirvesinde, günümüzdeki kara kütlelerinin üçte biri su altında kalmıştı.[8]

Kretase Dönemi, ünlü tebeşir oluşumlarıyla tanınır. Sadece Kretase boyunca esasen Fanerozoyik Üst Zaman'ındaki tüm dönemlerden daha fazla tebeşir oluşumu gerçekleşmiştir.[9] Okyanus ortası sırtlarındaki yanardağ faaliyetleri -veya daha doğrusu, büyüyen okyanus sırtları boyunca deniz suyunun dolaşımı- okyanuslardaki kalsiyum seviyelerini artırmış ve bu da okyanusları kalsiyuma doygun hâle getirmiştir. Bu süreç, kalkerli nanoplanktonların biyolojik olarak kalsiyumdan daha fazla yararlanabilmesini sağlamıştır.[10]

Remove ads

İklim

Özetle
Bakış açısı

Palinolojik kanıtlar, Kretase ikliminin üç geniş evreye ayrıldığını göstermektedir: Berriaziyen-Barremiyen kuru ve sıcak evresi, Apsiyen-Santoniyen nemli ve sıcak evresi ve Kampaniyen-Maastrihtiyen kuru ve serin evresi.[11] Senozoyik'te olduğu gibi, 400.000 yıllık dış merkezlik döngüsü, farklı karbon rezervuarları arasındaki akışı yöneten ve küresel iklimi etkileyen baskın yörünge döngüsüydü.[12] tropikler arası konverjans alanının (ITCZ) konumu günümüzdekiyle yaklaşık olarak aynıydı.[13]

Jura Dönemi'nin son evresi olan Titoniyen'deki soğuma eğilimi, Kretase’nin ilk çağı olan Berriasiyen'e kadar devam etti.[14] Kuzey Atlantik deniz yolu açılarak Boreal Okyanusu’ndan Tetis Okyanusu’na soğuk su akışını sağladı.[15] Bu dönemde yüksek enlemlerde kar yağışlarının yaygın olduğuna dair kanıtlar bulunmaktadır ve tropik bölgeler, Triyas ve Jura dönemlerine kıyasla daha nemli hale gelmiştir. Buzullaşma yüksek enlem dağlarıyla sınırlıydı, ancak mevsimsel kar yağışları kutuplardan daha uzak bölgelerde de görülebiliyordu.[14] Bununla birlikte, ilk çağın sona ermesinden sonra sıcaklıklar yeniden artmaya başladı ve Paraná-Etendeka Büyük Magmatik Bölgesi'nin faaliyetleriyle ilişkilendirilen Orta Valanjiniyen Weissert Isıl Sıçraması (WTX) gibi birçok termal olay yaşandı.[16][17] Bunu, Orta Hotriviyen Faraoni Termal Sıçraması (FTX) ve Erken Barremiyen Hauptblatterton Termal Olayı (HTE) takip etti. HTE, Titoniyen-Erken Barremiyen Serin Zaman Aralığı'nın (TEBCI) nihai sonunu getirdi.[16] Bu süreç boyunca, Vocontian Havzası’ndaki çevresel değişimlerin baskın yörüngesel itici gücü ekinoks döngüsüydü.[18] Titoniyen-Erken Barremiyen Serin Zaman Aralığı'nın büyük bir kısmında, Kuzey Gondvana'da muson iklimi vardı.[19] Orta enlemlerdeki Tetis Okyanusu’nda sığ bir termoklin vardı.[20] Titoniyen-Erken Barremiyen Serin Zaman Aralığı'ndan sonra Barremiyen-Apsiyen Sıcak Aralığı (BAWI) geldi.[16] Bu sıcak iklim aralığı, Manihiki ve Ontong Java Platosu'ndaki yanardağ faaliyetleri ve Selli Olayı ile örtüşmektedir.[21] Erken Apsiyen ekvatoral deniz yüzeyi sıcaklıkları, Pasifik Okyanusu'nun ekvatoral bölgelerinden alınan TEX86 ölçümlerine göre 27-32 °C arasında değişiyordu.[22] Apsiyen sırasında, Milankoviç döngüleri, hidrolojik döngünün yoğunluğunu ve karasal akışı düzenleyerek anoksik olayların oluşumuna yön verdi.[23] Erken Apsiyen ayrıca Asya'nın orta enlemlerinde bin yıllar süren aşırı kuraklık olaylarıyla dikkat çekmektedir.[24] Barremiyen-Apsiyen Sıcak Aralığı’nın ardından, günümüzden yaklaşık 118 milyon yıl önce başlayan Apsiyen-Albiyen Soğuk Dönemi (AACS) geldi.[16] Bu "soğuk dalga" sırasında, Tetis Okyanusu’nun batı kesimlerinde bulunan buzul çökelleri[25] ve soğuk suda yaşayan kalkerli nanofosillerin daha düşük enlemlere yayılması, nispeten kısa ve küçük bir buzul çağının yaşanmış olabileceğini göstermektedir.[26] Apsiyen-Albiyen Soğuk Dönemi, İber Yarımadası’ndaki kurak bir dönemle ilişkilendirilmektedir.[27]

Remove ads

Bitki örtüsü

Özetle
Bakış açısı
Thumb
Çin'deki Yixian Formasyonu'ndan bir Archaefructus fosilinin replikası

Kapalı tohumlu bitkiler (Angiospermae), günümüzde yaşayan bitki türlerinin yaklaşık %90’ını oluşturmaktadır. Kapalı tohumlular yükselişe geçmeden önce, Jura ve Erken Kretase dönemlerinde yüksek bitki örtüsündeki baskın bitkiler; açık tohumlu bitkiler (Gymnospermae) grubuna ait çikaslar, kozalaklılar, gingkofitler, gnetofitler ve bunların yakın akrabaları ile soyu tükenmiş Bennettitales'ti. Diğer bitki grupları arasında ise pteridospermler veya diğer bir deyişle "tohum eğreltileri" bulunuyordu. Bu terim, eğrelti otu benzeri yapraklara sahip, Corystospermaceae ve Caytoniales gibi farklı soyu tükenmiş tohumlu bitki gruplarını kapsayan genel bir addır. Kapalı tohumluların kesin kökeni belirsizdir, ancak moleküler kanıtlar, onların günümüzde yaşayan herhangi bir açık tohumlu grubuyla yakından ilişkili olmadığını göstermektedir.[28]

Thumb
Almanya, Berlin'deki Doğa Tarihi Müzesi koleksiyonunda bulunan bir Jaguariba wiersemana fosili örneği

Kapalı tohumlulara ait en erken yaygın kabul gören kanıtlar, yaklaşık 134 milyon yıl öncesine tarihlenen Geç Valanjiniyen’den kalma, tek oluklu (monosulcate) polen taneleridir ve bunlar ilk olarak İsrail[29] ve İtalya’da[30] düşük bollukta bulunmuştur. Moleküler saat tahminleri ile fosil kayıtları çelişmekte olup, taç grubu kapalı tohumluların Geç Triyas veya Jura dönemlerinde çeşitlendiğini düşündürmektedir. Ancak bu tahminler, yoğun biçimde örneklenmiş polen kayıtları ve iki çenekli kapalı tohumlulara özgü üç oluklu (trikolpat) veya üç oluklu ve gözenekli (trikolporoidat) polenler ile bağdaştırmak zordur.[28] Kapalı tohumlu makrofosillerinin en eski kayıtları, Barremiyen'e tarihlenen Las Hoyas yataklarından bilinen Montsechia ve Barremiyen-Apsiyen sınırına tarihlenen Çin’deki Yixian Formasyonu’ndan Archaefructus'tur. İki çeneklilere özgü üç oluklu polenler ilk kez Geç Barremiyen’de ortaya çıkarken, tek çeneklilere ait en erken kalıntılar Apsiyen Çağı'na aittir.[28] Kapalı tohumlu bitkiler, Orta Kretase Devresi'nde hızla yayılarak çeşitlenmiş ve dönem sonunda baskın kara bitkileri haline gelmiştir. Bu süreç, kozalaklılar gibi önceden baskın olan grupların gerilemesiyle eşzamanlı gerçekleşmiştir.[31] Çimlere ait en eski bilinen fosiller Albiyen Çağı'ndan[32] olup, bu bitki ailesi Kretase’nin sonunda modern gruplara doğru çeşitlenmiştir.[33] En eski büyük kapalı tohumlu ağaçlar Turoniyen Çağı'na (yaklaşık 90 milyon yıl öncesine) ait olup, New Jersey'de bulunmuştur. Bu ağaçlardan biri görece korunmuş durumdadır ve gövde çapı 1,8 metredir (5,9 ft). Tahmini yüksekliğiyse 50 metre (160 ft) olarak hesaplanmıştır.[34]

Kretase Dönemi'nde, günümüzde yaşayan eğrelti otu türlerinin %80’ini oluşturan Polypodiales takımına ait eğrelti otları da çeşitlenmeye başlamıştır.[35]

Remove ads

Kara faunası

Özetle
Bakış açısı

Karada, memeliler genellikle küçük boyutlardaydılar ancak fauna için önemli bir bileşen olup, bazı bölgelerde kimolodont çokyumrulu memeliler, dinozorlardan sayıca fazlaydı.[36] Gerçek keseliler ve eteneliler, dönemin sonlarına kadar var olmamıştı,[37] ancak çeşitli keseli olmayan metateryanlar ve eteneli olmayan öteryanlar büyük ölçüde çeşitlenmeye başlamıştı. Bunlar etoburlar (Deltatheroida), sucul avcılar (Stagodontidae) ve otoburlar (Schowalteria, Zhelestidae) olarak sınıflandırılabiliyordu. Erken Kretase'de, ötrikonodontlar gibi çeşitli "ilkel" gruplar yaygınken, Geç Kretase'de kuzey memeli faunası, çokyumrulu memeliler ve doğuran memeliler baskın hâle gelmiş, Güney Amerika'da ise driyolestoid grupları yaygınlaşmıştır.

Süper avcılar, özellikle de dinozorlardan oluşan arkozor sürüngenleriydi ve çeşitlilikleri en yüksek seviyedeydi. Günümüz kuşlarının ataları olan türler de çeşitlenmişti. Her kıtada yaşıyorlar ve soğuk kutup enlemlerinde dahi bulunuyorlardı. Teruzorlar, Erken ve Orta Kretase'de yaygınken, Kretase ilerledikçe tam olarak bilinmeyen nedenlerden dolayı sayıca azalmışlardır (önceleri bunun, erken kuşlarla rekabet nedeniyle olduğunu düşünülmüşse de, şimdi kuşların adaptif yayılmalarının teruzorlardaki azalma ile tutarsız olduğu anlaşılmıştır[38]). Dönemin sonunda ise sadece üç yüksek derecede özelleşmiş familya kalmıştır. Bunlar Pteranodontidae, Nyctosauridae ve Azhdarchidae'dir.[39]

Çin'deki Liaoning lagerstätte'ta (Yixian Formasyonu) bulunan birçok küçük dinozor, kuş ve memeli türünün korunmuş kalıntılarıyla dolu önemli bir fosil sahasıdır ve Erken Kretase dönemindeki yaşam hakkında bir kesit sunar. Burada bulunan koelurozor dinozorları, Maniraptora grubuna ait türleri temsil etmektedir. Bu grup, modern kuşlar ve onlara en yakın uçamayan kuş akrabalarını içerir. Bunlara örnek olarak dromaezorlar, oviraptorozorlar, terizinozorlar, troodontidler ve diğer kuş kanatlılar verilebilir. Liaoning lagerstätte'taki bu dinozorların fosilleri, tüylü yapılarıyla dikkat çekmektedir.

Kretase döneminde böcekler çeşitlenmiş, en eski karınca, termit ve bazı kelebek benzeri lepidopteranlar ortaya çıkmıştır. Ayrıca, yaprak bitleri, çekirgeler ve mazı arıları da görülmeye başlanmıştır.[40]

Remove ads

Deniz faunası

Denizlerde, vatozlar, modern köpekbalıkları ve gerçek kemikli balıklar yaygın hâle geldi.[41] Düz kabuklu bir ammonit cinsi olan Baculites, resif oluşturan rudist midyelerle birlikte denizlerde yaygın olarak bulunuyordu. Kretase Dönemi'ne ait çift kabuklu yumuşakçalar arasında İnokeramid türleri özellikle dikkat çekiciydi.[42] Bu türler, Turoniyen-Koniasiyen sınırı gibi büyük biyotik değişimleri belirlemede kullanılmıştır.[43][44] Delik açma alışkanlığına sahip yırtıcı salyangozlar geniş bir dağılıma sahipti.[45] Globotrunkanid delikliler ve denizyıldızları ile deniz kestaneleri gibi derisidikenliler bu dönemde bolca bulunuyordu. Ostrakodlar da Kretase deniz habitatlarında bolca bulunmaktaydı; yüksek erkek cinsiyeti dağılımına sahip olan ostrakod türleri, en yüksek yok olma ve tür değişim oranlarına sahipti.[46] Thylacocephala olarak bilinen bir kabuklu eklembacaklı sınıfı, Geç Kretase’de yok olmuştur. Diatomların (genellikle kalkerli olmayan ve silisli kabuklara sahip olanlar) okyanuslardaki ilk büyük yayılımı Kretase’de gerçekleşmiştir; tatlı su diatomları ise Miyosen’e kadar ortaya çıkmamıştır.[40] Kalsiyum karbonat bazlı nanoplanktonlar, deniz mikrobiyotasının önemli bileşenleri olup, biyostratigrafik belirteçler ve çevresel değişimlerin kayıtları olarak önem taşımaktadır.[47]

Remove ads

Ayrıca bakınız

Kaynakça

Dış bağlantılar

Loading related searches...

Wikiwand - on

Seamless Wikipedia browsing. On steroids.

Remove ads